ÇevreKüresel IsınmaYer Bilimleri

İklim Krizi Göllerin Küçülmesine Neden Oluyor

Yazan: Matthias Prange

Çeviren: Gül Pınar Canik

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Özet: İklim değişikliği yalnızca okyanusları değil aynı zamanda büyük gölleri de etkiliyor. Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizi, bir su kütlesinin nasıl olabileceğinin ve değişebileceğinin mükemmel bir örneğidir. Nature dergisinin Communications Earth & Environment dergisinde yer alan bir makalede Bremen Üniversitesi Deniz Çevre Bilimleri Merkezinden Dr. Matthias Prange ve meslektaşları şimdilerde, ekolojik, politik ve ekonomik sonuçlarının yanı sıra uygulanabilir çözümleri de tartışıyorlar.

İklim krizinin bir sonucu olarak dünya çapında deniz seviyeleri yükselirken ve dolayısıyla kıyı yakınındaki altyapıyı tehdit ederken, diğer bölgelerdeki yüksek sıcaklıklar tam tersi etkiye sahiptir. Su seviyeleri düşüyor ve aynı zamanda büyük sorunlara neden oluyor. Sonuçlar eşit derecede ciddi olsa da Matthias Prange, GieBen’deki Justus Liebig Üniversitesinden Thomas Wilke, Hollanda’nın Leiden şehrinde bulunan Utrecht Üniversitesi Naturalis Biyoçeşitlilik Merkeziden Frank P. Wesselingh’e göre düşen su seviyeleri daha az ilgi görüyor.

Matthias Prange, “Hazar Denizi, dünyadaki diğer pek çok gölün temsilcisi olarak görülebilir. Modellerimizin de belirttiği gibi, çoğu insan, iklim değişikliği nedeniyle bir iç gölün çarpıcı biçimde küçüldüğünün farkında bile değil.” diyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu da göllerden bahsetmedi ve küresel ısınmanın etkilenen bölgeler üzerindeki sosyal, politik ve ekonomik sonuçlarını göz ardı etti. “Bunun değişmesi gerekiyor. Daha fazla çalışmaya ve bu bölgedeki küresel ısınmanın sonuçlarını daha iyi anlamaya ihtiyacımız var.” Amaç, diğer büyük göller ve benzer zorluklarla karşılaşan bölgeler için yaklaşımlar da dâhil olmak üzere uygun stratejilerin geliştirilebilmesi için iç denizler ve göller için iklim değişikliğinin sonuçları hakkında farkındalık yaratmak olmalıdır.

Hazar Denizi, büyüklüğü (dünyanın en büyük gölüdür) ve okyanuslardaki tuz derişiminin yaklaşık üçte biri olan ortalama %1 gibi nispeten yüksek tuzluluk oranı nedeniyle “Deniz” olarak adlandırılmıştır. Hazar Denizini besleyen ana kaynak Volga Nehri’dir ve okyanusla doğal bir bağlantısı yoktur. Su seviyesi, gölü besleyen kaynakların, yağış ve buharlaşmanın orantılı etkileri ile belirlenir. Küresel ısınma nedeniyle buharlaşma artar ve su seviyesi düşer.

Hazar Denizi önemli bir bölgesel su deposu olup ve tuz içeriğine rağmen biyolojik ve ticari bir merkezdir. Kazakistan, Türkmenistan, İran, Azerbaycan ve Rusya ile sınırı vardır. Gelecekte küresel ısınmanın derecesine bağlı olarak su seviyesi bu yüzyılda 9 ila 18 metre düşebilir. Matthias Prange, “Bu sadece biyolojik çeşitliliği, çeşitli türleri ve yok olacak habitatları etkilemeyecek. Limanlar, balıkçılık ve balık çiftçiliği de dâhil olmak üzere tüm komşu ülkelerin ekonomileri etkilenecektir.” diye belirtiyor. Bu nedenle yazarlar, gelecekte Hazar Denizi’nin belirli bölgelerin düşen su seviyelerine karşı savunmasızlığını değerlendirmek için bilimsel araştırmalarda örnek olarak kullanılması gerektiğini savunuyorlar. Çünkü hiçbir millet ortaya çıkan çatışmaları tek başına çözemez, stratejiler geliştirmek ve koordine etmek için küresel bir görev gücü önerirler. Makale, göl seviyesindeki değişiklikler iklim değişikliğine atfedilirse “uluslararası iklim desteklerinin” projeleri finanse etme ve uyum önlemleri için bir olanak sunabileceğini öne sürüyor.

Yoluyla
https://www.marum.de/en/Discover/Climate-crisis-is-causing-lakes-to-shrink.html

Gül Pınar CANİK

Gebze Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği 1.sınıf öğrencisiyim. Ekoloji, enerji, iklim, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm konularıyla ilgileniyor ve araştırmalar yapıyorum.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu