Bilim TarihiÖzgün İçerikTarih

Takiyyüddin: Mum Alevinde Döner Pişirmek

Yazan: Ömer Faruk Dinç                  Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Asıl adı Ebu Bekir Takiyyüddin Muhammed b. Zeynüddin Ma’ruf b. Ahmed er-Rasıd ed-Dımaşki olan Takiyüddin, 14 Haziran 1526’da Dımaşk’ta dünyaya geldi. İlk eğitimini babası Kadı Zeynüddin Ma’ruf Efendi’den aldı. Ailesinin İstanbul’a gitmesiyle eğitimine Ebusuud Efendi’nin yanında tamamladı. Aldığı eğitimlerin etkisiyle astronomi ve matematiğe merak salan Takiyüddin, Mısır’a giderek müderrislik yaptı. Burada babası ve hocası Abdülkerim Çelebi’nin etkisiyle astronomi ve matematik üzerine yoğunlaştı. İstanbul’a döndüğünde II. Selim’in desteğiyle müneccimbaşılığa getirilerek Galata Kulesi’nde gözlem çalışmalarına başladı. [1] Ancak maruz kaldığı siyasi çekişmeler sonucunda Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi’nin “rasathanelerin devlete uğursuzluk getirdiğini” söylemesiyle Osmanlı Devleti’nin tek gözlem evi olan İstanbul Rasathanesi, içindeki aletlerle birlikte yıkıldı. [2] Bu olaydan sonra üzüntüyle köşesine çekilen Takiyüddin İstanbul’da vefat etti.

III. Murad’a sunulan Şehinşahname’deki Takıyüddin’in rasathanesi minyatürü (Kaynak: Vikipedi)

Takiyüddin Osmanlı Devleti’ndeki en önemli bilim insanlarından biridir. Özellikle gözlemleri sonucu yaptığı hesaplamalarla belirlediği ayın ve diğer gezegenlerin hareketlerindeki düzensizlikler günümüzde değerlere oldukça benzemektedir. Ayrıca ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27′ lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28′ 40″ şeklinde bularak o tarihte ilk kez gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesaplamıştır. [4] Astronomik gözlemler için bir rasathane kurulmasının şart olduğunu düşünen Taküyiddin’in kurduğu İstanbul Rasathanesi Tycho Brahe’nin 1601 yılında kurduğu Uranienborg Gözlemevi’yle eşit nitelikteydi. Takiyüddin’in diğer ilgi alanı trigonometridir. Sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjant kavramlarının tanımlarını ve kanıtlamalarını yapmış, birer derecelik aralıklarla 1’den 90 dereceye kadar hesaplanmış sinüs ve tanjant tablosu hazırlamıştır. Ayrıca Takiyüddin altmışlık kesirlerin yerine ondalık kesirleri kullanarak ondalık kesirlerin 1620’de ilk kez kullandığı düşünülen Simon Stevin’den önce Doğu’da zaten bilindiğini kanıtlamıştır. Taküyiddin’in başarıları bununla sınırlı kalmamıştır. O ayrıca ilk defa ışığın küresel yayılımını anlatarak Batı’dan önce ilk kez teleskoptan bahsetmiştir. Osmanlı’nın en önemli mühendislerden kabul edilen bilim insanı mekanik saatler, kaldıraçlar, cep, duvar ve masa saatlerini anlattığı (bu saatler dakikaların yanında saniyeleri de göstermektedir) eseri, yaşadığı yüzyılın en kapsamlısı kabul edilmektedir. Ayrıca 1629’da Giovanni’nin icat ettiğini söylediği ilk buhar türbinini Taküyiddin kendi döneminde icat etmiştir. [3]

Takiyüddîn’in eserinde tasvir ettiği buhar türbinin modeli (Sezgin, 2007)

Üstteki resimde görmüş olduğumuz modelde, kanatlı dolap-benzeri bir türbin ile birlikte kapalı, ısıtılmış su kazanından bir boruyla dışarı çıkan buhar vasıtasıyla şiş hareket etmektedir. Taḳiyyüddin’in tarifine göre, borunun ağzı bir su kabına sokularak kazana yeniden su sevk edilir. Kazanı yeniden doldurmak için bu yeterlidir.

Takiyüddin’i günümüzde yaptığı şeyi ancak atom enerjisinden haberi vardı diye açıklayabiliriz. Takiyüddin’in yaptığı çalışmalar günümüzde birçok sorunu maalesef ortadan kaldıran içeriklere sahip. Öncelikle 16.yyda Takiyüddin ilk buharlı türbini tasarladı ve bu türbinin neler yapabileceğini çok iyi biliyordu. O yüzden döneminin padişahına yaptığı bu icadı açıkladı ve ekledi: Bu yaptığım şey evrim niteliğinde bir icat. Takiyüddin nelere muktedir bir icat yaptığını çok iyi biliyordu. Bu yaptığı icat; ilk buhar türbini yani sanayi devriminin tetikleyicisi, buharlı makinelerin üretiminde çağ atlatan bir sıçrama, daha bilimsel ve tekniksel yaşam koşulları… Kim bilir daha neler, neler olabilirdi. Ancak bu icadın kıymeti pek anlaşılamamış olmalı ki döner etini çevirmekte kullanmış ustalarımız. Ne kadar da ironik ve insana acı veren bir duygu. Adeta kömür karasına bulanmış bir elmas gibi. Oysa üstünü hafif eşelesek ortaya göz kamaştıran bir pırıltı çıkacaktı. Şimdi ise buharlı makinelerin gücü bizim Murad ustanın ellerinde. Ne yapalım?

Kaynak
[1] Çolak, İsmail., " Osmanlı Astronomisinin Zirvesi: Takiyüddin," Somuncu Baba Dergisi, S.185 Mart.2016[2] Pulathaneli, Cem., "Takiyüddin'in Pera'daki Gözlemevi," Osmanı Bilimi Araştırmaları, s. 116, 2009[3] Topdemir, Hüseyin Gazi., "Takiyüddin er-Râsı," TDV İslâm Ansiklopedisi, s. 454-455, 2010[4] Akat.org sitesinden alınmıştır.Fuat Sezgin, İslâm'da Bilim ve Teknik, Cilt V, 2007, s. 37-38.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu