Psikoloji

Kaygı ve Depresyon Karşılaştırması: Belirtiler ve Tedavi

Yazan: Deborah R. Glasofer

Çeviren: Mert 3.Karakaya

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Özet: Kaygı ve depresyon arasında bir karşılaştırma yapmayı hedefleyen bu araştırmada kavramlar arasındaki ilişki ve farklılıklar ele alınmaktadır. Her ikisi de biyolojik olarak benzer bir temele sahip olsa da fiziksel ve zihinsel görünümlerinde bazı farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin kaygı bozukluğuna sahip kişiler yakın ve uzak gelecek hakkında endişe duyarken depresyona sahip kişiler gelecek hakkında daha çok umutsuzluk duygusunu hissedebilir. Bu durumları deneyimleyen kişiler, yaşadıkları belirtilerin şiddetine göre farklı tedavi kaynaklarına başvurabilirler. Özellikle şiddetli kaygı veya depresyon belirtileri yaşayan kişilerin profesyonel bir yardım alması önerilmektedir.

Günlük konuşmalarda “kaygılı” ve “depresyonda” ifadelerinin sıklıkla kullanılmasının bir sebebi vardır. Her ikisi de hissedilmesi normal duygulardır; yüksek riskli veya potansiyel olarak tehlikeli durumlara (kaygı) ya da hayal kırıklığı ve üzüntü yaratan durumlara (depresyon) tepki olarak ortaya çıkarlar. Bu iki duygu arasındaki ilişki ve bunlarla ilişkili klinik durumlar, yani anksiyete bozuklukları ve duygudurum bozuklukları, karmaşık ve bir bakıma kendine özgüdür [1].

Bazı insanlar için kaygı, kaçınmaya ve izolasyona sebep olabilir. İzolasyon, hoşa giden deneyimleri yaşama fırsatının eksikliğine ve dolayısıyla kötü ruh hâline sebebiyet verebilir. Başka insanların duyguları ise tam tersi yönde hareket edebilir. Kötü hissetmek, kişilerin normalde iyi hissetmesini sağlayacak davranışları yapmasını engelleyebilir ve bu kişilerin çevreyle etkileşime geçmeye çalışırken gergin hissetmesine neden olabilir. İki duygu (kaygı ve depresyon) arasındaki farkları anlamak ve sorunun şiddetini belirlemek, nasıl daha iyi hissedeceğinizi saptamak konusunda yardımcı olabilir.

Kaygı ve Depresyon Arasındaki İlişki

Kaygı ve depresyon ortak bir biyolojik temele sahiptir. Klinik seviyede kaygı veya duygudurum bozuklukları yaşayan kişilerde olduğu gibi sürekli olarak kaygılı ya da kötü hissetmek nörotransmiterlerin1 işlevlerinde değişikliklere sebep olur. Dopamin2 ve adrenalin3 gibi beyin kimyasallarının yanı sıra, düşük serotonin4 seviyelerinin hem kaygı hem depresyonda bir rol oynadığı düşünülmektedir [2]. Bu sorunların biyolojik temelleri benzer olsa da kaygı ve depresyon farklı şekillerde deneyimlenir. Bu bakımdan, kaygı ve depresyon bir madalyonun iki yüzü gibi değerlendirilebilir.

Kaygı ve depresyon sırayla (biri diğerine tepki olarak) ya da birlikte ortaya çıkabilir. Kaygı ve duygudurum sorunları aynı anda klinik tanı eşiğine ulaştığında, bu özel tanılar komorbid5 olarak değerlendirilir.

Zihinsel Farklılıklar: Kaygı ve Depresyon Karşılaştırması

Kaygı ve depresyon belirgin psikolojik özellikler taşır. Bu iki duygunun zihinsel göstergeleri (belirtileri ya da dışavurumları) farklıdır.

Kaygının Zihinsel Göstergeleri

Kaygı bozukluğuna sahip olan kişiler:

  • Yakın ya da uzak gelecek hakkında endişelenebilir.
  • Bir şeylerin ters gideceğine ilişkin durdurulamaz ve yoğun düşüncelere sahip olabilir,
  • hislerinden ve düşüncelerinden dolayı tükenmemek için kaygıya sebep olabilecek durumlardan kaçınabilir.
  • Fiziksel belirtileri tehlike olarak algılayabilir ya da tehlikeli görülen durumlardan dolayı ölüm korkusu hissedebilir.

Kaygının doğasına bağlı olarak bu zihinsel göstergeler farklılık gösterebilir. Örneğin, yaygın kaygı bozukluğuna sahip bir kişi, birçok konu, olay ya da aktivite hakkında endişelenebilir. Öte yandan sosyal kaygı bozukluğuna sahip bir kişi, olumsuz değerlendirilme ya da başkaları tarafından reddedilmeye yönelik bir korkuya eğilimli olup yeni insanlarla tanışmak gibi sosyal açıdan zorlayıcı durumlara karşı endişe duyabilir. Takıntılar; günlük endişeleri aşan, hatta bazen uçuk niteliklere ulaşan gerçekçi olmayan düşünceler veya zihinsel dürtülerdir. Bunlar, obsesif kompulsif bozukluğu6 olan kişilerde kaygının belirgin zihinsel dışavurumları olarak görülür. Özetle, kaygı bozukluğuna sahip kişiler gerçeklikten uzak endişelerle zihinsel olarak meşguldürler.

Depresyonun Zihinsel Göstergeleri

Depresyona sahip kişiler:

  • Gelecekte kendileri, diğerleri ve dünya için olumlu hiçbir şey olmayacağına dair inançla umutsuzluk yaşayabilir.
  • Bu umutsuzluk nedeniyle farklı düşünmenin ya da hissetmenin denemeye değer olmadığına inanabilir.
  • Kim olduklarının ya da ne yaptıklarının değerli olmadığını düşünerek değersiz hissedebilir.
  • Hayatın yaşamaya değer olmadığını ya da diğerlerine yük olduğuna yönelik inatçı bir inanç nedeniyle ölümü düşünebilir. Orta ila ağır düzeydeki depresyon vakalarında daha belirgin intihar düşünceleri görülebilir.
KaygıDepresyon
Yakın ya da uzak gelecek hakkında endişeKendisi, diğerleri ve dünya hakkında umutsuzluk
Durdurulamaz ve akıcı düşüncelerDenemeye değer olmadığına inanma
Kaygıya sebep olabilecek durumlardan kaçınmaDeğersiz hissetme
Algılanan tehlike nedeniyle ölümü düşünmeHayatın yaşamaya değer olmadığına dair inatçı bir inanç nedeniyle ölümü düşünme

Tablo 1: Kaygı ve depresyonun zihinsel göstergeleri.

Majör depresif bozuklukta7 bu düşünceler günün büyük bölümünde ve haftalar boyunca çoğu gün sürekli olarak mevcuttur [4]. Eğer bir kişi çok düşük ya da çok yüksek duygudurumlar arasında gidip geliyorsa bipolar bozukluk tanısı da söz konusu olabilir. Herhangi bir duygudurum bozukluğu için kötü ruh hâli, yukarıda belirtilen düşünme tarzıyla tanımlanabilir.

Fiziksel Farklılıklar: Kaygı ve Depresyon Karşılaştırması

Kaygı ve depresyonun fiziksel belirtileri, etkilenen kişi için oldukça yorucu olabilir.

Kaygının Fiziksel Belirtileri

Kaygının fiziksel hâli genel olarak artmış bir uyarılmışlık şeklinde tanımlanabilir [5]. Belirgin özellikleri şunlardır:

  • Ajitasyon8 ya da hızla akan düşünceler nedeniyle odaklanmada zorluk,
  • akıcı düşünceler ya da diğer fiziksel belirtiler nedeniyle uykuya dalma ve uyumakta zorluk,
  • baş dönmesi,
  • mide ve bağırsak sorunları (bulantı, ishal ya da kabızlık gibi),
  • kalp atış hızında, tansiyonda ve terlemede artış,
  • gerginlik,
  • nefes daralması.

Depresyonun Fiziksel Belirtileri

Depresyon, aşağıdaki gibi, alışılmış fiziksel süreçlerin temelden değişimiyle tanımlanabilir [4]:

  • Tekrarlayan düşünceler veya diğer fiziksel belirtiler nedeniyle odaklanma ve hafızada zorluk,
  • enerji düşüklüğü,
  • iştahta belirgin bir düşüş ya da artış,
  • alışılmışın dışında yavaş hareket etme ya da konuşma,
  • sebebi olmayan fiziksel ağrılar,
  • düşük enerji ya da tekrarlayan düşünceler nedeniyle olağandan daha çok ya da daha az uyumak.

Belirtinin Şiddeti

Özellikle yaşamda strese sebep olan belirli olaylara (örneğin bir yakının kaybı, fiziksel bir hastalık tanısı almak, yeni bir işe ya da okula başlamak, finansal sorunlar yaşamak gibi) tepki olarak kötü ruh hâli ya da kaygı deneyimlemek alışılmadık bir durum değildir. Ancak bir kaygı bozukluğunun tanı eşiğini karşılamak için belirtilerin uzun süreli (genellikle birkaç ay süren) ve zarar verici olması gerekmektedir [7]. Duygudurum bozuklukları, ilişkili belirtilerin en az birkaç hafta boyunca sık sık ortaya çıkmasıyla tanılanır.

Belirtilerinizin şiddetini anlamak için:

  1. Kendinize belirtilerin günlük hayattaki işlevinizi ne ölçüde etkilediğine yönelik kilit sorular sorun. Aynı zamanda güvendiğiniz arkadaşlarınıza ve ailenize de davranışlarınızda ve sizde bir değişiklik olup olmadığını, eğer olduysa da bu değişimin ne olduğunu sorabilirsiniz.
  2. Hafif, orta ve ağır seviyeli depresyon ve kaygının nasıl göründüğü hakkında bilgi edinin.
  3. Ruh hâliniz ve kaygınızdaki dalgalanmalar hakkında kesin bir görünüm elde etmek için bir ya da iki hafta boyunca psikolojik ve fiziksel belirtilerinizi takip edin.

Kaygı ve Depresyonun Tedavisi

Kaygı ya da ruh hâli sorununuzun sizin için düşük seviyede bir sorun olduğuna karar verdiyseniz bile üzerinde çalışmaya değer. Hangi tür müdahalelerin faydalı olabileceğine karar vermek için sorunun hayatınızı hangi yönlerden ve ne kadar etkilediğini düşünün.

Kendi Kendine Yardım Yaklaşımları

Eğer belirtileriniz hafifse, artıp azalıyorsa ya da daha önce profesyonel bir tedavi gördüyseniz ve yeniden kötüleşeceğinizden endişeleniyorsanız kendi kendine yardım müdahaleleri başlamak için mantıklı bir yöntem olabilir. Bu yaklaşımlar kendi kendine yardım kitaplarını ve kanıt temelli psikoterapilerden uyarlanmış ya da bir belirtiyi hafifletmeyi amaçlayan (öfke veya kaygı için bilinçli farkındalık temelli meditasyon gibi) mobil uygulamaları içermektedir. Eğer belirtileriniz uzun süreliyse, ilişkilerinizi ve çeşitli sorumluluklarınızı gerçekleştirmenizi engelliyorsa ya da diğerleri tarafından açıkça fark ediliyorsa daha profesyonel bir tedaviyi düşünebilirsiniz.

Psikoterapi

Depresyon ve/veya kaygı sorunları için birkaç tür konuşma terapisi bulunmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yapılandırılmış psikoterapilerde kaygı ve depresyon için tedavi yaklaşımları biraz farklılık gösterebilir [8]. BDT size, depresyon ve kaygı için yardımcı olmayan düşünce tuzaklarıyla baş etmeyi öğretir. Ayrıca BDT’nin, her iki sorun için de daha davranışsal yöntemler sunması muhtemeldir.

Kaygı için hedef, kaçıngan davranışı en aza indirmek ve korkulan sonucu doğrulamamaya yardımcı olmaktır. Depresyon için hedef ise, olumlu duyguları deneyimlemeye, ufak da olsa enerjide bir artış sağlamaya veya dünyayla hoşça bir etkileşim kurmanın farklı bir yolunu bulmaya yardımcı olmaktır. Teoriye göre bir davranışı gerçekleştirmek, enerjiniz ya da ruh hâliniz düşük olduğunda bile (hatta özellikle düşük olduğu zaman) olumlu bir sonucu ortaya çıkarabilir.

Psikodinamik konuşma terapisinde ise kaygı ve depresyona yönelik görüşmeler farklılıktan çok benzerlik gösterebilir. Terapist, geçmiş ve şimdi hakkında özgürce konuşmanızı isteyerek bilinçdışı düşüncelerinizin ve belirtilerin altında yatan çatışmaların farkında olmanızı amaçlar.

Eş zamanlı görülen kaygı ve duygudurum belirtileri deneyimlediğinizi düşünüyorsanız umutsuzluğa kapılmayın. Bu sorunlar için etkili psikoterapilerde bir örtüşme bulunmaktadır.

İlaçlar

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri olarak bilinen bir ilaç grubunun hem kaygı hem de depresyona karşı yardımcı olduğu gösterilmiştir. Belirtilerinize bağlı olarak kullanılabilecek diğer ilaçlar arasında trisiklik antidepresanlar, seçici norepinefrin gerialım inhibitörleri ve kaygı karşıtı ilaçlar yer almaktadır.

Nasıl Yardım Alınır?

Kaygı ve depresyon için daha profesyonel bir yardım aramaya aile hekiminiz ile konuşarak başlayın [7]. Ayrıca ulusal kuruluşlar tarafından listelenen uzmanlara da başvurabilirsiniz. Örneğin, Şema Terapi Derneği [9], Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği [10] ve Kognitif Davranışçı Terapiler Derneği [11] farklı şehirlerde yer alan uzmanları listelemektedir.

Kaygı ve depresyon için etkili bir tedavinin uzun süreli olmasının gerekmeyebileceğini ancak en azından kısa vadede (6-12 ay gibi) düzenli bir şekilde devam eden görüşmelere ihtiyaç duyulmasının muhtemel olduğunu aklınızda bulundurun. Bu nedenle güvendiğiniz ve belirtileriniz hakkında rahatça konuşabildiğiniz bir uzman bulmak son derece önemlidir.

Aynı şekilde bütçenize uygun bir uzman bulduğunuzdan emin olmanız da önemlidir. Düzenli bir bakıma yönelik taahhütte bulunmadan önce terapötik tarzlarını ve tedavi önerilerini öğrenmek için birkaç uzman ile konuşmak isteyebilirsiniz. Daha sonrasında edindiğiniz bu bilgileri size en iyi hissettiren sürece karar vermek için kullanabilirsiniz.


1 Nöronun ucundan salgılanan, bir sonraki nöronun özgün bir reseptörüne bağlanarak sinir uyarılarının iletimine yardımcı olan, asetilkolin, noradrenalin, adrenalin, dopamin, glisin, glutamik asit, endorfin, serotonin gibi düşük molekül ağırlıklı kimyasal maddelerin ortak adı. (Hemşirelik Terimleri Sözlüğü)

2 Yokluğu ya da eksikliği Parkinson hastalığına sebep olan, L-dopanın karboksilasyonu ile oluşan, tirozin metabolizmasının ara ürünü olan, merkezî sinir sisteminin bir nörotransmiteri; 3,4-dihidroksifenilamin ya da hidroksitiramin. (Biyoloji Terimleri Sözlüğü)

3 Böbrek üstü bezleri ve sempatik sinir sistemindeki sinir uçlarından salgılanan, kalp atışını hızlandıran, kas ve karaciğerde glikojenin glikoza parçalanmasını sağlayan bir katekolamin. Epinefrin. (Biyoloji Terimleri Sözlüğü)

4 Memelilerde ve merkezî sinir sistemi olan diğer canlılarda bulunan, kan pulcukları ve mast hücreleri tarafından meydana getirilen, uyanıklık ve ağrı duygularının düzenlenmesinde rolü olan, düz kası uyararak kan damarlarının büzülmesini sağlayan bir nörotransmiter. (Biyoloji Terimleri Sözlüğü)

5 Eş zamanlı tanı, birlikte görülen tanı.

6 Obsesif kompulsif bozukluk, girici ve istenmeyen takıntılı düşünceler ile bu düşüncelere yanıt olarak katı bir şekilde uygulanan zorlantılı davranışlar ve zihinsel eylemlerle karakterize bir rahatsızlıktır [3]. Temizlik ve bulaş ile ilgili takıntılı düşünceler sonucunda ortaya çıkan kaygıyı azaltmak için gereğinden fazla ve belirli tekrarlarla el yıkamak (5 defa her seferinde 10 saniye gibi) bu bozukluk için bir örnek olabilir.

7 Kişinin depresif bir ruh hâli yaşadığı; kilo değişimi, enerji kaybı, yorgunluk, uykusuzluk, ilgi kaybı, odaklanma ve düşünmede güçlük gibi belirtilere sahip olan bir duygudurum bozukluğu [6].

8 Kişinin ruhsal gerginliğini dışa vurması sonucu oluşan etrafına karşı saldırganlık durumu. (Güncel Türkçe Sözlük)

Yoluyla
Glasofer, D. R. (2022, September 19). Anxiety vs. depression symptoms and treatment. Verywell Mind.
Kaynak
[1] Watson, D. & Naragon-Gainey, K. (2014). Personality, emotions, and the emotional disorders. Clinical Psychological Science, 2(4), 422-442. [2] Deakin, J. (1998). The role of serotonin in depression and anxiety. European Psychiatry, 13(S2), 57-63. [3] American Psychiatric Association. (2013). Obssesive-compulsive and related disorders. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). [4] Otte, C., Gold, S. M., Penninx, B. W., Pariante, C. M., Etkin, A., Fava, M., Mohr, D. C., & Schatzberg, A. F. (2016). Major depressive disorder. Nature Reviews Disease Primers, 2. [5] Cisler, J. M., & Olatunji, B. O. (2012). Emotion regulation and anxiety disorders. Current Psychiatry Reports, 14, 182-187. [6] American Psychiatric Association. (2013). Depressive disorders. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). [7] Bystritsky, A., Khalsa, S. S., Cameron, M. E., & Schiffman, J. (2013) Current diagnosis and treatment of anxiety disorders. Pharmacy & Therapeutics, 38(1), 30-57.[8] David, D., Cristea, I., & Hofmann, S. G. (2018). Why cognitive behavioral therapy is the current gold standard of psychotherapy. Frontiers in Psychiatry, 9(4). [9] Şema Terapi Derneği (n.d.). ISST onaylı şema terapistleri. [10] Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği. (n.d.). Akredite terapistler.[11] Kognitif Davranışçı Terapiler Derneği. (n.d.). Terapist bul.

Gelecek Bilimde

Gelecek Bilimde, toplum ile bilim arasındaki köprü olmayı amaçlayan popüler bilim değil, bilim iletişimi platformudur.
Başa dön tuşu