Bilim TarihiBiyografi/OtobiyografiÖzgün İçerikTarih

Ahmet Cevdet Paşa ve Tarih Bilimine Katkıları

Yazan: Oraj Algın      Düzenleyen: Esranur Maral

Özet: Devlet adamlığının yanı sıra tarihçi, düşünür, hukukçu ve sosyolog olan Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı aydınının tipik bir örneğidir. Lofça ve İstanbul’da dönemin önemli isimlerinden dersler alan Ahmet Cevdet Paşa özellikle Encümen-i Daniş’in emri üzerine yazdığı Osmanlının 1774-1825 yıllarını konu edinen Tarih-i Cevdet isimli kitabıyla ve diğer pek çok çalışmasıyla Osmanlı tarihçiliğine önemli kaynaklar bırakmıştır.

Hayatı

Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılda yetişmiş bir bilim insanı olan Ahmet Cevdet Paşa, on iki ciltten oluşan ve Osmanlı tarihini anlatan “Tarih-i Cevdet” isimli kitabıyla tarih bilimine yeri doldurulamaz bir kaynak bırakmıştır.

Tanzimat Dönemi tarihçiliğinin ilk akla gelen isimlerindendir. Devlet adamlığının yanı sıra tarihçi, mütefekkir, hukukçu ve sosyologdur. Zekâsı ve çalışkanlığıyla dikkat çekmiştir. Yirmiden fazla eseri vardır. Mart 1823’te, Bulgaristan’ın Lofça köyünde dünyaya gelmiştir. Annesi Lofçalı Topuzoğlu hanedanına mensup Ayşe Sümbül Hanım, babası Lofça’nın ileri gelenlerinden Hacı İsmail Ağadır. Ahmet Cevdet Paşa küçük yaşlardayken dedesi Hacı Ali Efendi’nin isteğiyle Lofça müftüsü Hafız Ömer Efendi’nin yanında öğrenim hayatına başladı. Ondan Arapçayı öğrendi ve İslam ilimleriyle ilgili kitaplar okumaya başladı. Daha sonra Hacı Eşref Efendi ve Hafız Mehmet Efendi’den dersler aldı. Ahmet Cevdet Paşa, 1839 yılında dedesi tarafından İstanbul’a gönderildi çünkü dedesi onun daha ileri seviye bir eğitim almasını istiyordu. Burada Hafız Seyyid Efendi, Kara Halil Efendi, Doyranlı Mehmet Efendi, Vidinli Mustafa Efendi, Birgivi Hoca Şakir Efendi gibi devrin önemli bilginlerinden dersler aldı. Aynı zamanda ilmi cemiyetlere de girdi. Murat Molla Tekkesi’nin şefi Mehmet Murat Efendi’den Farsça öğrendi. Süleyman Faim Efendi’nin konağında çeşitli divanlar öğrendi. Edebiyat alanında kendisini geliştirerek, bu konuda eksiklerini kapattı. Şiire ve inşaya ilgi duydu. Özellikle Fuat Paşa ile gazeller yazdı ve Reşit Paşa ile birlikte kasideler sundu. Arapça ve Farsçanın yanı sıra Bulgarca ve Fransızca da biliyordu. Bu dillerin Ahmet Cevdet Paşa’nın büyük bir ilim insanı olmasına çok faydası olmuştur. Çok fazla kitap okuduğunu ve sadece bayram günlerinde tatil yaptığını söylemektedir.

Ahmet Cevdet Paşa’nın bir fotoğrafı (Kaynak: Vikipedi)

Eğitim hayatını tamamladıktan sonra 1844 yılında Rumeli kazaskerliğindeki Premedi’de devlet adamlığı görevine başladı. 1848’de Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın talimatı üzerine Bükreş’teki Keçizade Fuat Paşa’nın yanına gönderildi. 1849’da Hareket-i Hariç rütbesini aldı. Meclis-i Maarif-i Umumiyye azalığı ve Darulmuallimin müdürlüğü görevlerini üstlendi. 1851’de Encümen-i Daniş üyeliğine seçildi. 1855’te vakanüvis tayin edildi.

İlmiye alanında da kendini geliştirmeye devam etti. 1856’da Galata kadılığına getirildi. Bunu Mekke-i Mükerreme ve İstanbul kadılığı izledi. İşkodra’da meydana gelen bir isyanı bastırmakla görevlendirildi. Bu görevini iki ayda tamamladı. 24 Haziran 1863’te Anadolu kazaskeri oldu. Bosna’da ıslahatlar gerçekleştirdi. Nişan-ı Osmani rütbesini alan ilk ilim insanı oldu. Onun başarılı ıslahatlarını çekemeyenler yoluna engeller koymaya başladılar. İlmiye sınıfından mülkiye sınıfa naklini çıkarttılar. Bu yüzden şeyhülislam seçilmeye çok yaklaşmasına rağmen seçilemedi. Halep valiliği yaptı. 1868’de Divan-ı Ahkam-ı Adliyye başkanlığına getirildi. Kanunlar hazırladı. Çok kısa süreliğine Bursa valiliği de yaptı. 1873’te Evkaf ve Maarif nazırlıkları yaptı. Ders programları hazırladı. Ayrıca o, Türk dilinin kendi kurallarıyla incelenmesinin temelini atmıştı.

Ahmet Cevdet Paşa 1874’te Şura-yı Devlet başkan vekilliğine atandı. Aynı yıl Yanya valiliği ve 1875’te Adliye nazırlığı yaptı. Bulgaristan’da isyan başlayınca 1876’da Rumeli teftişiyle görevlendirildi. Daha sonra Suriye valiliğine atandı ancak Suriye’ye varmadan tekrar Maarif nazırı oldu. 1878’de Suriye valiliği görevi nedeniyle Şam’a gitti. Burada Kozanoğlu Ahmet Paşa’nın isyanını bastırmakla görevlendirildi. Görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndü. Adliye Nazırlığı yaparak dersler verdi. Ahmet Cevdet Paşa 1886’da beşinci defa Adliye nazırlığına getirildi. Sadrazam Mehmet Kamil Paşa ile ters düşünce bu görevden ayrıldı. 1890’da II. Abdülhamid tarafından Meclis-i Ali’ye tayin edildi. Bundan sonra Ahmet Cevdet Paşa, hayatını çalışmalarına ve çocuklarına ayırdı. 26 Mayıs 1895’te hastalığı sonucu vefat etti. Fatih Sultan Mehmet Türbesine defnedildi.

Tarih-i Cevdet Kitabı (Kaynak: https://www.kitantik.com/product/tarihi-cevdet_0z8kgltjog4fd471jh8)

Eserlerinden Bazıları

Tarih-i Cevdet: Encümen-i Daniş, bir Osmanlı tarihi kitabının hazırlanmasını ve ünlü Avusturyalı tarihçi Joseph Von Hammer’ın Osmanlı tarihi kitabının 1774 tarihine kadar olan olayları kapsaması nedeniyle, 1774-1825’e yılları arasını konu edilmesini istiyordu.  Bu görevi ise Ahmet Cevdet Paşa’ya verdiler ve herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir dille yazmasını istediler. Tarih-i Cevdet’in yazımı tam on iki yıl sürmüştür ve toplamda otuz cilttir. İlk üç cildi Kırım Savaşı sırasında tamamlandı. Hammer, Ahmet Cevdet Paşa’ya bir takdir mektubu yazdı. Ahmet Cevdet Paşa, kendinden önceki yabancı Osmanlı Tarihçileri için gâvur gibi aşağılayıcı cümleler kullanmıyordu. Tarih-i Cevdet’in otuzuncu cildi, 1884’te basıldı. Daha sonra eser tekrar gözden geçirildi ve Tarih-i Cedit adıyla 1891’de on iki cilt halinde tekrar basıldı. Tarih-i Cevdet hem Osmanlı tarihinin hem de Ahmet Cevdet Paşa’nın en önemli eserlerinden biridir. Özellikle kullandığı kaynakların çeşitliliği bakımından çok doygundur. Vakanüvislerin yazdıkları, olaylara tanık olan kişiler, sefaretnameler, arşiv belgeleri, kendinden önceki yerli veya yabancı tarihçilerin eserleri, kullandığı kaynaklar arasındadır. Konuyla ilgili belgeleri de metinlerin sonuna eklemiştir. Tarih-i Cevdet’te konular bütünlük içinde işlenmektedir. Osmanlı’nın batılılaşma süreci ve çöküş dönemi anlatılmaktadır. Kitapta Osmanlı tarihinin yanı sıra Avrupa’nın XIX. yüzyıla kadar olan siyasi, sosyal ve ekonomik durumu incelenmiş, Amerika’nın bağımsızlığı, Fransız İhtilali sonrası gelişmeler, savaş teknolojisi, Haçlı Seferleri, köle ticareti gibi şeyler de konu edilmiştir. Neden-sonuç ilişkileri kurulmuştur. Doğu ve Batı’daki gelişmeler karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Ahmet Cevdet Paşa’nın etkilendiği kişiler arasında Joseph von Hammer, Buckle, İbn Haldun, Montesquieu gibi kişiler yer almaktadır. Ayrıca Tarih-i Cevdet’in yazımında büyük oranda Doğu kaynaklarına başvurulması, Batı kaynaklarının daha az kullanılması eleştiri sebebi olmuştur çünkü Ahmet Cevdet Paşa’nın Batı dillerine olan hâkimiyetinin yetersiz olduğu düşünülmüştür. Fakat Cevdet Paşa’nın, Tarih-i Cevdet’te Avrupa hakkında yazdıkları bu eleştiriye ters düşmektedir. Tarih-i Cevdet, 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile başlayarak, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması(1826) ile son bulan süreçteki tarihi olayları konu edinmektedir. Eserin Arapça tercümesi de vardır.

Tezakir: Ahmet Cevdet Paşa’nın bu eseri, vakanüvisliğe getirildiği tarih olan 1855’ten itibaren tanık olduğu olaylardan ve kendisinden sonra bu görevi üstlenen Ahmet Lütfi Paşa’ya gönderdiği yazılardan oluşmaktadır. Bizzat tanık olduğu olayları yazdığı birinci el bir kaynaktır. Bu tezkireler kırk tanedir. İlki kendisinden önceki vakanüvisler, daha sonraki 4 tezkire ise bazı vesikalar hakkındadır. 6-39. ciltler arasında Ahmet Cevdet Paşa’nın bizzat yaşadığı Tanzimat dönemi olayları yer almaktadır. Bunların arasında Bosna-Hersek teftişi,  Kozan ıslahatı, devlet adamlarının çekişmeleri ve İstanbul’a dair konular vardır. Bu tezkireler “Vakanüvis Cevdet Paşa’nın Evrakı” ismiyle yayımlanmıştır. Günümüz Türkçesine ise Mehmet Cavit Baysun tarafından çevrilmiştir. Eser dört cilt halindedir: birinci cildinde 1-12. tezkireler, ikinci cildinde 13-20. tezkireler, üçüncü cildinde 21-39. tezkireler, dördüncü cildinde 40. tezkire şeklinde Türk Tarih Kurumu tarafından basılmış, 1986’da ikinci baskısı yapılmıştır. Bu tezkireler İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda bulunmaktadır.

Ma’ruzat: Ahmet Cevdet Paşa’nın, I. Abdülhamid’in emri üzerine Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemi hakkında kaleme aldığı bir eserdir. Bu eser toplamda beş cüzdandan oluşmaktadır. Sade bir dille yazılmıştır. Birinci cüzdan Tanzimat devrinden Sultan Abdülmecid’in saltanatının son yıllarına (1856), İkinci cüzdan Sultan Abdülaziz’in saltanatının ilk dönemlerine (1863), üçüncü cüzdan Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahatini, dördüncü cüzdan 1866 yılına kadar ve son olarak beşinci cüzdan Halep zaptiyesinin tanziminden II. Abdülhamid’in saltanatının ilk devirlerine (1876) kadar olan olayları içerir. Bu cüzdanlar II. Abdülhamid’in saltanatının sonuna kadar onun yanında kalmış, daha sonra ise Yıldız evraklarının arasına geçmiştir. Birinci cüzdan kayıptır. İkinci cüzdan, Cevdet Paşa’nın bizzat yazdığı el yazısı sayfalar İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığındadır. Üçüncü ve dördüncü cüzdanlar ise Türk Tarih Kurumu Kütüphanesinde yer almaktadır. Kayıp olan birinci cüzdan dışındaki ikinci, üçüncü ve dördüncü cüzdanlar, Ahmet Refik Altınay tarafından Türk Tarih Encümeni Dergisinin 1924 ve 1925. ciltleri arasında yayımlanmış ve yeni harflere çevrilmiştir. Ahmet Cevdet Paşa, bu eseri bizzat padişaha sunduğu için ismini maruzat koymuştur. Eser cüzdan denilen bölümlere ayrılır. Eser içerdiği anı niteliği sebebiyle Tezakir’e benzemektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar, bu eser sebebiyle Ahmet Cevdet Paşa’nın “lezzetli bir hatıra yazarı” olduğunu söylemiştir.

Source
Uzundal, E. (2013). 19. Yüzyıl Tarih Yazıcılığı ve Ahmed Cevdet Paşa. Türk Tarih Eğitimi Dergisi, c. 2, ss. 108-128, 2012.Halaçoğlu, Y., Aydın, Mehmet., Cevdet Paşa, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 7, ss. 443-450. Öztürk, N., Yıldız, M., İmparatorluk tarihinin kalemli muhafızları Osmanlı tarihçileri: Ahmedî'den Ahmed Refik'e, 1. Basım, İstanbul, 2013.Arıkan, Zeki, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Tarihçilik, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Derleyen: Murat Belge, C.4, İstanbul, 1985.

OrajAlgin

Merhaba. Ben Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisiyim. Bilimin insanlığın tek bilgi kaynağı olduğuna inanıyorum. Bu yüzden hayalim bir gün tarihçi olup zamanın akışına karşı koyan tarih bilimi başta olmak üzere tüm bilimlerin gelişmesi ve ilerlemesi için çalışmak. Gelecek Bilimde'de Tarih kategorisi altında yazılar yazıyorum.

Bir yanıt yazın

Back to top button