Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) ve Kırmızı Öte Bölge
Yazan: Hande Çendik
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Ülkemizde sadece görsel bölgede yapılan gözlemlere yeni bir dalga boyunu da ekleyerek artık yakın kırmızı öte bölgede de gözlemler yapacağız. Görsel bölgede göremediğimiz pek çok şeyi bu bölge sayesinden gözlemleyeceğiz. Buradan elde edeceğimiz verilerle astronomi camiasına yeni ufuklar kazandıracağız.
İnsanlık var olduğundan beri yaşamın sırlarını merak etmiş ve yapılacak en basit hareketi yapıp kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmıştır. Başta Güneş ve Ay olmak üzere gördüğü cisimler insanları cezbetmiş, daha fazla merak uyandırmıştır. İşte bu merakla başlayan serüvende önce teleskoplar icat edilmiş, ardından daha bilimsel araştırmalar için gözlemevleri kurulmuştur.
Teleskoplar hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz; https://gelecekbilimde.net/insanligin-uzaydaki-gozu-teleskoplar-ve-calisma-prensipleri/
Yer üzerinde bir gözlemevi kurmak istiyorsanız (atmosferik pencerenin izin verdiği dalga boyları dâhilinde) sağlamanız gereken bazı şartlar vardır. Bunlar sırasıyla;
- Kararlı bir atmosfer,
- Şehir ışıklarından uzak karanlık bir konum,
- Deniz seviyesinden olabildiğince yüksek, atmosfere yakın yer,
- Nem dengesi sağlanmış kuru hava,
- Optik elemanların sıcaklığının dengesinin sağlanması
şeklinde sayılabilir. Fakat bu şartların hepsini sağlasanız da tüm dalga boylarında gözlem yapamazsınız. Atmosferimiz bir filtre gibi davranır ve elektromanyetik tayftaki bütün dalga boylarının geçmesine izin vermez. Bize izin verdiği bölgeler: görünür bölge, radyo dalgaları bölgesi ve yakın kırmızı öte bölgedir.
Ülkemizde daha çok görsel bölgelerde yapılan gözlemlere yeni bir dalga boyunun da eklenmesiyle artık kırmızı öte dalga boyunda da gözlem yapabileceğiz. Atatürk Üniversitesi Astrofizik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATASAM) tarafından yürütülen Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) Projesi’nin anlaşmaları 2012’de bakanlık tarafından onaylanmış ve artık resmen kurulmuştur. Erzurum’da bulunan Palandöken Dağları’nın 3.170 metre rakımlı Karakaya Tepeleri’ne inşa edilmiş Türkiye’nin en büyük çaplı teleskobuna (4 m) sahip DAG hem yakın kırmızı öte bölgede hem de görsel bölgede uzaya açılan penceremiz olacak.
Astronomi, fizik, optik, mühendislik gibi alanlarda hem yurt içi hem yurt dışı projelerin yürütülmesi, Türkiye’nin uzay bilimleri alanında nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi, yapılacak araştırmalarla Türkiye’nin bilimsel yayın sayısının arttırılarak uluslararası alanda saygınlık kazanması, bulunduğu konum gereği adeta bilimin merkezi hâlinde gelmesi DAG’ın amaçları arasında sayılıyor. Yapımı 3 aşamadan oluşan Doğu Anadolu Gözlemevi’nden (DAG) öngörülebilen ilk ışık alma tarihimiz 2021’in sonu gibi gözüküyor. Bu 3 aşama özetle:
İlk aşama: teleskop, kubbe ve binaların inşasıyla gözlemevinin kurulması,
İkinci aşama: Odak Düzlemi Aygıtları ve Adaptif Odak Sistemleri (ODA) olarak geçen aşamada kullanılacak olan optiksel aygıtların bakımı, onarımı, kalibrasyonu için optik laboratuvarın kurulması,
Üçüncü aşama: projenin son aşaması olan Ayna Kaplama Sistemi (AKS) gözlemlerde kullanılacak teleskopların aynalarının, uzay ve uydu ekipmanlarının belirli aralıklarla kaplanmasının gerçekleştirileceği bir kaplama ünitesinin kurulmasıdır.
Peki kırmızı öte bölgenin özelliği nedir ve niçin bu kadar önemlidir? Elektromanyetik tayfın sadece küçük bir kısmını görsel bölge oluşturduğundan kalan bölgelerden doğrudan gözlem yapamayız. Hâlbuki gök cisimleri elektromanyetik tayfın her bölgesinde ışınım yaparlar. Bunun için farklı dalga boylarını algılayacak teleskoplar yapıp uzaya göndeririz.
Elektromanyetik tayfın 750 nanometre ile 1 mikrometre arasındaki bölge kırmızı öte olarak adlandırılır. Gelen ışınımın çoğunluğu atmosferdeki su ve karbondioksit tarafından soğurulduğu için yalnızca yakın kırmızı öte dediğimiz dar bir bölgeden Yer’e ışınımlar ulaşır. Kırmızı öte “ısının” bir ışınımı olduğundan gezegenler sistemleri, bulutsular ve yeni oluşan yıldız bölgeleri gibi soğuk yerlerden ışınım yayar. Uzaydaki gaz ve toz bulutlar yüzünden cisimlerin gerçek parlaklığını anlayamayız. Ama kırmızı öte, görsel bölgeden daha düşük frekanslı olduğu için bu gaz ve toz bulutu tarafından engellenmez ve biz bu cisimleri gözlemleyebiliriz. Bu anlamda yapılan gözlemlerden elde edilen verilerle evrenin evrimi hakkında daha çok bilgi sahibi olacağız ve uzaya bakış açımız değişecek.