
Şekerli İçeceklerin Zararları ve Yıkıcı Etkileri
Yazan: Russell McLendon
Çeviren: Bensu Topkül
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Şekerli içecekler, sağlık üzerinde potansiyel olarak birçok zarara sahiptir. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde yaygın olarak tüketilmekte ve sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Araştırmacılar, bu içeceklerin Tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtmektedirler. Bu tür içeceklerin tüketiminin azaltılması konusunda acil ve etkili müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Gazlı ve enerji içecekleri gibi şekerli içecekler beyindeki zevk merkezlerini uyarmak için fazla miktarda tatlandırıcılarla yüklü ve çok lezzetli olacak şekilde tasarlanmıştır [1]. Aslında bu şekerli tat bize zevk vermesinin yanında çok büyük tehlikeler barındırmaktadır. Şekerli içecekler tipik olarak yetersiz besin değeri sunar ve araştırmalar bunların tüketiminin diş çürümesi, obezite, Tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının riskini artırabileceğini göstermektedir [2] [3] [4] [5]. Aslında ABD’deki Tufts Üniversitesindeki araştırmacılar tarafından yürütülen bir araştırmaya göre şekerli içecekler içen insanlarda her yıl dünyada yaklaşık 1,2 milyon kardiyovasküler hastalık vakası ve 2,2 milyon Tip 2 diyabet vakası ortaya çıkar [6]. Çalışmanın yazarları, gelişmiş bazı ülkelerde son zamanlarda şekerli içeceklerin tüketiminin azaldığına dikkat çekmekte ve bununla birlikte gazlı içeceklerin ve benzerlerinin gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde hâlâ halk sağlığı için önemli bir tehdit oluşturduğunu belirtmişlerdir. Tuft Üniversitesinde önemli bir kardiyolog ve halk sağlığı bilimcisi olan Dariush Mozaffarian, “Şekerli içecekler düşük ve orta gelirli ülkelerde yoğun bir şekilde pazarlanmakta ve satılmaktadır. Bu topluluklar yalnızca zararlı ürünler tüketmekle kalmıyor aynı zamanda uzun vadeli sağlık sonuçlarıyla başa çıkmak için birikimli bir toplum da değiller.” diyor [7].
Sorun, bazı ülkelerde çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Çalışma, Meksika’daki tüm yeni diyabet vakalarının yaklaşık üçte birini -neredeyse Kolombiya’daki tüm yeni diyabet vakalarının yarısı- şekerli içeceklerle ilişkilendirmektedir. Aynı zamanda araştırmaya göre Güney Afrika’daki yeni diyabet vakalarının yaklaşık %28’inin ve yeni kalp hastalığı vakalarının %15’i şekerli içeceklerden kaynaklanmaktadır. Bu çalışma yazarların şeker eklenmiş herhangi bir içecek ve yaklaşık 240 ml başına en az 50 kilokalori olarak tanımladığı şekerli içeceklere (SSB) odaklanmaktadır. Buna ticari veya ev yapımı alkolsüz içecekler, enerji içecekleri, meyveli içecekler ve kokteyller, limonatalar ve meşrubatlar da dâhildir. Araştırmacılar bu çalışmada tatlandırılmış süt, tamamı meyve ve sebzeden oluşan sular, kalorisiz yapay olarak tatlandırılmış içecekleri dahil etmediklerini ancak bunların da fazla tüketilmesi durumunda sağlık riski oluşturabileceğini belirmektedirler [8]. Çalışma 118 ülkeden toplam 2,9 milyon kişiyle yapılan SSB tüketimine ilişkin verileri içeren 450 anket de dâhil olmak üzere Küresel Diyet veri tabanından içecek tüketim verilerini içermektedir. Araştırmacılar, SSB’ler ile hastalıklar arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için bu verileri ve kardiyo-metabolik hastalık oranlarını, şekerli içeceklerin fizyolojik etkilerine dair önceki araştırmalardan elde edilen bulgularla desteklenen karşılaştırmalı bir risk değerlendirmesine dâhil etmişlerdir. Bu risk değerlendirmesi sonucunda SSB’ler, dünya genelinde her yıl 1,2 milyon kalp hastalığı vakasına ve 2,2 milyon Tip 2 diyabet vakasına neden olan bir faktör olarak kabul edilmiştir. Çalışma SSB’lerin her yıl Tip 2 diyabetten yaklaşık 80.000 kardiyovasküler hastalıktan ise 258.000 ölüme de neden olduğunu göstermektedir. Eskiden Tufts’ta şimdi ise Washington Üniversitesinde doktora öğrencisi olan beslenme bilimcisi ve makalenin de başyazarı olan Laura Lara- Castor,Laura Lara-Castor, bunun yıkıcı bir bedel olduğunu ancak bunun gibi şekerli içeceklerin rolünü vurgulamak gidişatın tersine dönmesine yardımcı olabileceğini ayrıca diyabet ve kalp hastalığı üzerindeki etkileri nedeniyle daha fazla insanın yaşamı kısalmadan önce dünya çapında şekerli içeceklerin tüketimini azaltmak için acil ve kanıta dayalı müdahalelere ihtiyacımız olduğunu belirtiyor [7]. Araştırmacılar, vücudumuzun şekerli içecekleri hızlı bir şekilde sindirdiğini ve en masum sayılabilecek zararının kan şekeri seviyesini yükseltmek olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca, bu tarz içeceklerin aşırı tüketiminin kilo alımına, insülin direncinin artmasına, Tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklarla ilgili çeşitli metabolik sorunlara yol açabileceğini vurgulamaktadırlar [9]. Aynı zamanda araştırmacılar bu risklerle ilgili halkın farkındalığının arttığını ancak bunun yeterince hızlı ve küresel olmadığını da belirtmektedirler. Mozaffarian, “Özellikle tüketimin yüksek olduğu ve sağlık sonuçlarının ağır olduğu Latin Amerika ve Afrika’daki ülkelerde çok daha fazlası yapılmalı ve şekerli içecek tüketimi bir tür olarak ele alınmalı.” diyerek sözlerini tamamlamaktadır [7].
Not: Kardiyo-metabolik bozukluklar, kalp yetmezliği ve pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) gibi kardiyovasküler hastalıkları ve Tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıkları içerir