Yazan: Tanja Wintrich & Martin Sander
Çeviren: Ümit Sözbilir
Düzenleyen: Görkem Yıldız
Özet: Bonn Üniversitesinden araştırmacılar: “Tiranozor rex bile bel fıtığından acı çekmiş olabilir.“
Omurlararası diskler omurları birbirine bağlar ve omurgaya hareket kabiliyetini verir. Disk, kıkırdaklı lifli halka ve tampon görevi gören jelatinimsi bir çekirdekten oluşur. Her zaman için sadece insanların ve diğer memelilerin disklere sahip olduğu varsayılmıştır. Bonn Üniversitesi liderliğindeki bir araştırma ekibinin yeni keşfi farklı bir şey söylüyor: “Tiranozor rex1 bile bel fıtığından acı çekmiş olabilir.” Sonuçlar Scientific Reports dergisinde yayımlandı.
Günümüz yılanları ve diğer sürüngenlerin omurlararası diskleri yoktur; bunun yerine, omurları, bilye ve yuvaya benzetilebilecek eklemlerle bağlıdır.. Burada, bir omurun bilye şeklindeki uç yüzeyi, bir insan kalça eklemine benzer şekilde bitişik omurun kupa şeklindeki çukuruna oturur. Arada eklemi hareketli tutmak için kıkırdak ve sinoviyal sıvı2 bulunur. Bu evrimsel yapı günümüz sürüngenleri için iyidir çünkü diskin bazı kısımlarının omurilik kanalına kaymasının neden olduğu korkunç kaymayı önler.
Bonn Üniversitesi Yerbilimleri Enstitüsü Paleontoloji Bölümünden paleontolog Dr. Tanja Wintrich, “Eski sürüngenlerin omurlararası disklere sahip olmadığına inanmakta zorlandım.” diyor. Çoğu dinozorun ve eski deniz sürüngenlerinin omurlarının insanlarınkine çok benzediğini yani bilyeli ve yuvalı eklemleri olmadığını fark etti. Bu nedenle nesli tükenmiş sürüngenlerin omurlararası disklere sahip olup olmadığını merak etti. Ancak evrim sırasında bu dikler bilyeli ve yuva eklemleriyle “değiştirildi”.
Dinozorların Omurgalarının Bugün Hâlâ Hayatta Olan Hayvanlarla Karşılaştırılması
Bu amaçla, Tanja Wintrich liderliğindeki ve Köln Üniversitesi ile TU Bergakademie Freiberg’teki araştırmacıların yanı sıra Kanada ve Rusya’dan katılan araştırmacılar toplam 19 farklı dinozoru, diğer soyu tükenmiş sürüngenleri ve bugün hâlâ hayatta olan hayvanları inceledi. Araştırmacılar, intervertebral disklerin yalnızca memelilerde görülmediği sonucuna vardı. Bu araştırmalar için hâlen bağlantılı olan omurlar çeşitli yöntemler kullanılarak analiz edildi.
Dr. Wintrich, kıkırdak kalıntılarının ve hatta intervertebral diskin diğer kısımlarının ihtiyozor3 gibi deniz sürüngenleri ve Tiranozor gibi dinozorlar da dahil olmak üzere bu tür eski örneklerde neredeyse her zaman korunduğunu gösterebildi. Daha sonra, 310 milyon yıl önce memeli soyuna, dinozor ve kuş hattına bölünmüş kara hayvanları soyağacı boyunca omurlar arasındaki yumuşak dokuların evrimini izledi.
Omurlararası Diskler Evrim Sırasında Birkaç Kez Ortaya Çıktı
Omurlararası disklerin çok eski bir özellik olduğu daha önce bilinmiyordu. Bulgular ayrıca, intervertebral disklerin farklı hayvanlarda evrim sırasında birkaç kez evrimleştiğini ve muhtemelen sürüngenlerde iki kez bilye ve yuva eklemleriyle değiştirildiğini gösteriyor. Dr. Wintrich, “İntervertebral diskin değiştirilmesinin nedeni, hasara karşı bilye ve yuva ekleminden daha duyarlı olması olabilir.” diyor. Bununla birlikte, memeliler her zaman omurlararası diskleri tutmuş ve evrimsel esnekliklerinde oldukça sınırlı oldukları şeklindeki tanıdık kalıbı tekrarlamışlardır. Bonn Üniversitesinden paleontolog Prof. Dr. Martin Sander şunları ekliyor: “Bu içgörü, aynı zamanda insanların tıbbi anlayışının da merkezindedir. İnsan vücudu mükemmel değildir ve hastalıkları uzun evrim tarihimizi yansıtır.”
Araştırma yöntemleri açısından ekip sadece paleontoloji değil, aynı zamanda tıbbi anatomi, gelişim biyolojisi ve zoolojiden de yararlandı. Mikroskop altında bir kaya testeresi ile kesilen ve daha sonra çok ince bir şekilde öğütülen dinozor kemikleri, mevcut hayvanların sabit ve gömülü dokularının histolojik kesitleriyle karşılaştırılabilir bilgiler sağlar. Bu, uzun evrim dönemleri arasında köprü kurmayı ve gelişimsel süreçleri tanımlamayı mümkün kılar. Prof. Sander şunları söylüyor: “Eklem kıkırdağının ve görünüşe göre diskin kendisinin bile yüz milyonlarca yıl hayatta kalabilmesi gerçekten şaşırtıcı.”
Şu anda Bonn Üniversitesi Anatomi Enstitüsünde çalışan Dr. Wintrich, bu disiplinler arası anlayışı mümkün kılan alanlar arasındaki iş birliğinden memnun olanların başında geliyor: “Tiranozor rex‘in bile kaymış disklere karşı korunmadığını gördük.” Sadece kuş benzeri yırtıcı dinozorlar daha sonra, bugünün kuşlarında hâlâ görülen bilye ve yuva eklemleri ve eyer eklemleri geliştirdiler. Aynı şekilde en büyük dinozorlar ile uzun boylu dinozorların bu tür bilye ve yuva bağlantıları, omurganın denge durumu için belirleyici bir avantajdı.
Paleontoloji ve tıp arasındaki bu köprü Almanya’da çığır açıyor. Yeni çalışmaya dahil olmayan Bonn Üniversitesinden anatomist Prof. Dr. Karl Schilling şöyle bildiriyor: “ABD’de ise aksine dinozor araştırmacıları ve evrimsel biyologlar özellikle anatomi ve embriyoloji olmak üzere tıp eğitimiyle yakından ilgileniyorlar. Bu, genç doktorlara hızla değişen bir ortamda giderek daha önemli hale gelen bir bakış açısı sağlıyor.”
1 Tyrannosaurus ya da kısaca T. Rex veya T-Rex. Kretase Devri’nin sonlarında yaşamış avcı bir dinozor cinsi.
2 Vücudumuzun, eklem kıkırdaklarını sürtünme nedeniyle aşınmaktan korumak için, kendi kendine ürettiği, Hyaluronik asit içerikli kayganlaştırma sıvısıdır. (Kaynak: Vikipedi)
3 Ichthyosaur. Sürüngenlerden, ikinci zamanda denizlerde yaşamış ve soyu tükenmiş hayvan.