Yazan: Paul Griffin
Çeviren/Derleyen: Ümit Sözbilir
Düzenleyen: Ümit Sözbilir & Çisem Özge Biçer
Özet: 2021 yılının başında ilk kez görülen Mu varyantı giderek tüm dünyaya yayılmaya başladı. Peki yeni varyant ne kadar zararlı?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), eylül ayının başında Mu adı verilen yeni bir varyantın duyurusunu yaptı. Mu varyantı ilk olarak 2021 yılının ocak ayında Kolombiya’da görüldü ve şu ana kadar 39 ülkede tespit edildi. Yeni varyant mutasyon sonucu oluştuğu için yapılan aşılardan kaçabiliyor. Her ne kadar senenin başından beri var olsa da dünyanın hemen her yerinde baskın olan Delta varyantı kadar yaygın gözlemlenmiyor. Mu eğer gerçekten çok kötü bir varyant olsaydı şimdiye dek buna dair işaretler gözlemlerdik.
Koronavirüs ile ilgili önemli olan şey insanların daha önce bir genomik dizilemi bu kadar sık çıkartmamış olmasıdır. Böylece yeni bir varyant söz konusu olduğunda virüsün evrimini adım adım izleyip yeni genom haritasını çıkartabiliyoruz.
Mutasyonlardan bazıları virüse zarar verip onu zayıflatacağı gibi bazıları onu daha dirençli hâle getirecektir. Dirençli hâle gelen virüsler böylece aşıların bizlere sunduğu koruma kalkanını aşabilecek ve hatta COVID-19 testlerinde bile görünmez hale gelebilecektir. Eğer virüsün zarar verme potansiyeli artmış ise bu durumda ona “dikkat edilmesi gereken varyant” deniliyor. Mu varyantı bu sınıfa dâhil olabilir ama kanıtlar şu an için yeterli değil.
4 adet daha “dikkat edilmesi gereken varyant” var: Eta, Iota, Kappa ve Lambda.
Mu varyantının daha tehlikeli olduğuna dair daha fazla kanıtlar elde edildiğinde işte o zaman “endişe verici varyant” sınıfına girebilir. Bu sınıfa giren diğer varyantlar: Alfa, Beta, Gama ve Delta’dır.
Aşılar Mu Varyantına Karşı Koruyor mu?
Çoğu COVID-19 aşısı, virüsün hücrelerimize girmek için kullandığı “spike” proteinini hedef alır. Aşılarımız vücudumuzu virüsün bir parçasına, genellikle spike proteinine, maruz bırakır. Böylece bağışıklık sistemimiz virüsle karşılaşırsa savaşmayı öğrenebilir. Eğer bir varyantın spike proteininde ciddi değişiklikler söz konusu ise bu durumda aşılarımız korumak için yeterli olmayacaktır. WHO, şimdiye kadar Mu varyantı ile ilgili elde edilen bilgiler ışığında antikorların yeterli olmayabileceğini duyurdu.
Buna karşın yapılan araştırmalar laboratuvar koşullarında gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla toplumda nasıl davranacağı konusunda emin değiliz. Mu varyantının insan vücudunda nasıl davrandığını kavramak için çalışmalar devam ediyor olsa da daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. İyi olan haber ise yapılan aşıların şu anda virüsün tüm varyantlarından kaynaklanan belirtili bulaşlara ve ağır seyreden hastalıklara karşı iyi koruma sağladığı.
Aşılar Sonsuza Kadar Korur mu?
Elimizdeki aşılar bizi şu an için korusa da bir gün tüm bu aşılardan kaçabilecek bir varyantın ortaya çıkma olasılığı oldukça yüksektir. Bu durumda bu varyant “kaçan varyant” olarak adlandırılır. Bunun olup olmayacağı, olacaksa ne zaman olacağını kestirmek şu an için zor. Virüsün toplum içindeki yayılma hızı düşünüldüğünde böyle bir varyantın ortaya çıkma olasılığı gittikçe artıyor. Ortaya çıkabilecek “kaçan varyant” durumları için aşı üreticileri oldukça iyi hazırlanmış durumda. Hatta Delta gibi yeni varyantlar için aşılar geliştirmeye başladılar bile.
Bir kaçan varyant keşfedilirse aşı üreticileri mevcut aşılarını 6-8 hafta içinde güncelleyip yeni varyanttan koruyacak hale getirebilir. Dünyanın dört bir yanındaki yetkin kurumlar bunu mümkün kılmak için onay sürecini hızlandırabilir. Yeni çıkacak olan aşı, eski aşı ile aynı özelliklere sahip olduğu sürece bazı temel çalışmalar yeterli olacaktır.
Sonuç olarak Delta varyantından daha tehlikeli bir varyant görmemiz oldukça mümkün. Bilim insanları, bu olası varyantın virüsün ilk türüne kıyasla yaklaşık %50 daha bulaşıcı olan Alfa varyantından da en az %50 daha fazla bulaşıcı olacağını düşünüyor.
Evrim kuramından bildiğimiz üzere virüs, yaşamak için bir konağa ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca virüsün asıl amacı mümkün mertebe yayılmak olduğundan yayılma esnasında konağı öldürmemelidir. Dolayısıyla virüs evrim geçirdikçe daha bulaşıcı hale gelecek ama konağa daha az zarar verecek. Buna mukabil SARS-CoV-2’nin bu senaryoya uyup uymayacağından emin değiliz. Ne yazık ki virüs henüz yeni olduğu için ilerisi için gerçekçi tahminlerde bulunmak oldukça zor.
Varyantlarla mücadelenin en iyi yolu, mümkün olduğu kadar çok insanı aşılamaktır. Böylece virüsün üremesi ve mutasyona uğraması için gerekli olan konaklar olabildiğince sınırlandırılır.
Dünyadaki insanların çoğu aşılandığı takdirde aşılar, virüslerin aşılardan kaçabilmesi için “seçici baskı” oluşturabilir. Bu durum olumsuz gözükse de daha fazla kişiyi aşılamanın faydaları bu riskten daha ağır basmaktadır.
Şimdiye kadar elde edilen veriler ışığında Mu varyantı hakkında endişe etmemize gerek yok. Eğer “endişe verici varyant” haline gelirse o zaman endişelenebiliriz. Böyle olsa bile aşılar yeni varyantlar için savaşmaya her zaman hazır olacaktır. Devam eden araştırmalar ve kontrol düzenekleri sayesinde süreç içinde oluşması muhtemel varyantlar kontrol altına alınabilir.
Koronavirüsün varyantları düşünüldüğünde gelecekte bizi bu varyantlara karşı korumak için muhtemelen düzenli olarak ek aşılamalara ihtiyaç duyacağız.