Tarih

Erken Gelen Ölüm İlanı Nobel Ödülüne İlham Verdi mi?

Yazan: Evan Andrews

Çeviren: Ümit Sözbilir

Düzenleyen: Esranur Maral & Nergiz Kaşka

Özet: Dinamitin mucidi Alfred Nobel, 1895 yılında yazdığı vasiyetnamesinde Nobel Ödüllerini neden vermek istediğini hiçbir zaman açıklamadı ancak ilhamını tatsız bir deneyim olan kendi ölüm ilanını okumasından almış olabilir.

27 Kasım 1895’te Alfred Nobel, Paris’in İsveç-Norveç Kulübü’nde iken son isteklerini yazdı ve vasiyetnamesini imzaladı. 62 yaşındaki sanayici, daha önce bilim insanlarının ve mucitlerin çalışmalarını desteklemek için kişisel servetinin bir kısmını kullanmayı düşünmüştü ancak imzaladığı bu belge herkesin hayal edebileceğinden çok daha iddialı bir projeyi anlatıyordu. Nobel, el yazısıyla yazılmış 1000’den daha az sözcük içeren belge ile bugünkü 265 milyon dolar değerindeki mal varlığının büyük çoğunluğunu “önceki yıl insanlığa en büyük faydayı sağlamış olanlar” için bir dizi ödüle ayırma planını özetledi. Nobel vasiyetnamesinde beş ödül listeledi (Ekonomi için altıncı ödül 1968’de eklendi.). Bu beş ödülden üçü fizik alanındaki, diğerleri kimya ve tip alanlarındaki en büyük keşifler veya buluşlar içindi. Dördüncüsü ise edebiyatın “en seçkin eserinin” yazarına adanmıştı. Beşinci ödül, “milletlerarasında kardeşlik, daimî orduların kaldırılması veya azaltılması, barış kongrelerinin oluşturulması ve yayılması için en çok veya en iyi işi yapacak kişiye” verildi.

Nobel’in ödül desteği, sonunda meşhur olurken onun barış ödülü için beklenmedik bir kaynak olduğunu inkâr etmek mümkün değil. Tarihçi Oscar J. Falnes’in daha sonra belirttiği gibi Alfred’in soyadı yani Nobel “barış sanatlarıyla değil savaş sanatlarıyla ilişkilendirildi.” Nobel’in babası Immanuel, Kırım Savaşı sırasında Rusya için silah fabrikaları işleten ve su altı mayınları inşa eden bir mühendisti. Bu arada Alfred ise yeni patlayıcı türleri geliştirmesiyle ünlüydü. 355 patenti arasında nitrogliserin patlatıcıları, patlatma kapakları ve balistit adı verilen dumansız bir barut tasarımı vardı. 1867’de hem inşaatta hem de savaşta yaygın olarak kullanılan dinamiti icat etti. Vasiyetnamesini yazdığında Nobel çok zengindi ve aynı zamanda patlayıcı ile mühimmat üreten yaklaşık 100 fabrikaya sahipti.

Alfred Nobel’in vasiyetnamesi, Stockholm’ün Eski Kent bölgesindeki Nobel Müzesi’nde sergileniyor. (Kaynak: Jonathan Nackstrand / AFP / Getty Images)

Peki “Dinamit Kralı”nı servetini hayır işlerine adamaya ikna eden şey neydi? Nobel, taahhüdün arkasındaki motivasyonlar hakkında hiçbir zaman kamuoyuna açıklama yapmadı ancak birçok kişi onun bunu daha önceki bir yanlış kimlik vakasından ilham aldığına inanıyor. 1888’de Nobel’in kardeşi Ludvig Fransa’da kalp krizinden ölmüştü. Dönemin yetersiz haberciliği yüzünden bir Fransız gazetesi, ölenin Alfred Nobel olduğunu düşündü ve onu “sakat bırakıp öldürmek” için yeni yollar geliştirerek zenginleşen bir “ölüm tüccarı” olarak damgalayıp sert dille bir ölüm ilanı yazdı. Ölenin aslında Alfred olmadığı öğrenildi ve hata daha sonra düzeltildi. Ancak Alfred artık kendi ölüm bildirimini okumak gibi tatsız bir deneyim yaşamıştı. Bu durum, bir vicdan krizine yol açmış ve kariyerini yeniden değerlendirmesine yol açmış olabilir. Nobel, öz geçmiş yazarı Kenne Fant’e göre, “Ölümünden sonra gelen şöhretine o kadar takıntılı hâle geldi ki son vasiyetini yeniden yazdı ve servetinin çoğunu gelecekteki ölüm ilanlarını yazan hiçbir yazarın suçlayamayacağı bir davaya bıraktı.”

Gazete olayı genellikle Nobel’in hayırseverliğinin arkasındaki itici güç olarak gösteriliyor ancak tarihçiler henüz “Ölüm Tüccarı” başlıklı ölüm ilanının orijinal bir kopyasını bulamadılar. Bazıları şimdi hikâyeyi bir efsane olarak görmezden gelirken diğerleri bunun, mucidin kararını şekillendirmeye yardımcı olan birçok etmenden yalnızca biri olduğunu iddia ediyor. Örneğin Nobel Vakfı, bilim ödülleri fikrinin ilk kez 1868’de İsveç Kraliyet Bilimler Akademisinden “insanlığın pratik kullanımı için önemli buluşlar” için aldığı ödülle ortaya çıkmış olabileceğini belirtiyor. Nobel ayrıca beş dil bilen, oyun ve şiir yazmakla uğraşan bilgiye aç bir okuyucuydu. Dolayısıyla bu durum edebiyatta bir ödül teklif etme konusundaki ilgisini artırmış olabilir.

Barış ödülüne gelince pek çok kişi, Nobel’in gelişimini “Silahlarınızı Bırakın” adlı savaş karşıtı bir roman yazdığı bilinen Avusturyalı Kontes Bertha von Suttner ile olan uzun dostluğuna borçlu olduğunu düşünür. Ömür boyu bekâr kalan Nobel ile Suttner ilk kez 1876’da Suttner’in “olgun yaşta bir hanımefendinin evine amir olacak kişi” araması için gazeteye ilan vermesi ile tanıştı ve Suttner Nobel’in hem sekreteri hem de ev işlerini yöneten kişi oldu. Suttner evlendikten sonra çiftin yolları ayrıldı ancak mektuplar aracılığıyla uzun bir yazışma sürdürdüler. Suttner daha sonra Avrupa’nın en önde gelen barış aktivistlerinden biri oldu ve sık sık projeleri ve kongreleri için Nobel’den bağış topladı.

Bertha von Suttner.

Nobel, Suttner’a yazdığı mektuplarda savaş ve barış hakkında çelişkili görüşler dile getirdi. İçten içe bir pasifist olsa da -bir zamanlar savaşı “tüm suçların en büyüğü” olarak adlandırdı- silahlanma endüstrisindeki çalışmaları hakkında çok az pişmanlık duydu, hatta daha karmaşık silahların çatışmaya karşı caydırıcı olabileceğini düşünüyordu. 1890’da Suttner’a “Fabrikalarım, kongrelerinizden önce savaşa bir son verebilir. Çünkü iki ordunun bir saniyede birbirini yok edebildiği gün, tüm uygar uluslar kesinlikle bir savaştan önce geri çekilecek ve birliklerini görevden alacaktır.” diye yazdı. Pek çok tarihçi, bu sözlere rağmen Suttner’ın silahsızlanma yanlısı fikirlerinin sonunda Nobel’in üzerinde etkili olduğuna inanıyor. Yazar Fredrik S. Heffermehl, Nobel Barış Ödülü ile ilgili kitabında, mucidin iradesinin “Suttner’ın Nobel’i barış hareketi için” bir şeyler yapmaya “ikna etmeyi başardığının kesin kanıtı” olduğunu savunuyor.

Nobel, ödüllerini belirleme nedenleri ne olursa olsun, Nobel yaşamı boyunca bunlar hakkında sessiz kaldı. 10 Aralık 1896’da ölümünden önceki planlarını neredeyse hiç kimse bilmiyordu ve o zaman bile iradesi önemli tartışmalara ve kafa karışıklığına neden oldu. Servetinin büyük parçasından mahrum kaldıkları için öfkelenen Nobel’in bazı aile üyeleri, bu kararın iptal edilmesi için uğraşlar verdi. Bu arada İskandinavya’da pek çok kişi ödüllerin milliyete bakılmaksızın verileceği yönündeki diktesini eleştirdi. Nobel’in uygulayıcılarının tüm yasal sorunları çözmesi, bir vakıf kurması ve belirlenen İsveç ve Norveç kurumlarını ödülleri verme görevini kabul etmeye ikna etmesi beş yıl sürdü.

Nihayet 1901’de Nobel Ödülleri ilk kez dağıtıldı. Açılış ödülleri arasında Kızıl Haç kurucusu Henry Dunant, şair Sully Prudhomme ve x ışını keşfini yapan Wilhelm Conrad Röntgen gibi isimler vardı. Dört yıl sonra Bertha von Suttner, aktivist çalışmaları ve Nobel’e ilham vermedeki rolü nedeniyle Barış Ödülü’nü kazandı. “Dinamit Kralı”nın kurulmasını arzuladığı organizasyon, o zamandan beri Albert Einstein ve Marie Curie’den Winston Churchill, Ernest Hemingway ve Martin Luther King’e kadar uzanan tarihi armatürlere 500’den fazla ödül verdi. Bugüne kadar ödüller, Alfred Nobel’in ölümünün yıl dönümü olan 10 Aralık’ta her yıl dağıtılmaktadır.

Via
https://www.history.com/news/did-a-premature-obituary-inspire-the-nobel-prize

Ümit Sözbilir

Sorgulamayı seven bir doktora adayı, yüksek enerji fizikçisi, astronomi sevdalısı, çevre fizikçisi, kitap kurdu, bilmeden konuşmayan. https://www.cern.ch/usozbili

Bir yanıt yazın

Back to top button