Franz Peter Schubert ve İlk Bestesi Erlkönig (Elf Kralı)
Yazan: Esat Canberk Özçelik Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Giriş
Bu yazıda F.P. Schubert’in hayatına kısa bir müddet değindikten sonra yayımladığı ilk eser olan “Erlkönig Op.1 D.328“e değineceğiz.
Hayatı
31 yıl süren kısa ama dolu geçen ömründe, Schubert 600’ü aşkın şarkı, 23 Piyano Sonatı, 9 Senfoni ve daha nice besteye imza atmıştır. “İstisnasız, her gün, sabah 9’dan öğlen 2’ye kadar Schubert, vaktini bestelemeye ya da diğer işlerine ayırırdı. Akşamüstü ve akşam ise zamanını ailesi ve arkadaşlarıyla geçirirdi. Hiçbir şenlik, eğlence ve öğün, ona arkadaşlarının eşliği olmadan bir tat vermezdi.” [1]. Hayatı boyunca kendi arkadaş çevresi dışında neredeyse bilinmiyordu [2]. Yaşamını, verdiği müzik derslerinden ve tek tük yayımlanan bazı popüler eserleriyle idame ettiriyordu ve bu süreçte bestelerinin çoğu sadece zengin arkadaşlarının evlerinde ses buldu [2]. İstisnai bir şekilde ilk ve tek konseri ise 26 Mart 1828 tarihinde vukû bulmuştur bknz: Bölüm 4, Ek (1).
F.P. Schubert 31 Ocak 1797’de Vienna, Avusturya’da iki katlı ahşap bir evde dünyaya gözlerini açıyor. Müzik ile içli dışlı bir kültürün hâkim olduğu ailesinde, evde çalınan yaylı saz dörtlüsünde küçük Franz da Viyola’yı çalıyordu [4]. Brown’ın belirttiği üzere ilk müzik eğitimini babasından ve kardeşi Ignaz’dan aldıktan sonra 1808’de kazandığı burs ile İmparatorluk Divan Şapel Korosu‘nda[1] yer kazandı ve eğitim gördüğü öğretmenleri Wenzel Ruzicka ve sonrasında ünlü bestekar Antonio Salieri oldu [4].
Yıllar süren uğraşlarında bestelerini yayımlamak için olan tüm çabaları boşa gidiyor. 1821 yılında nihayet talih ona gülüyor ve arkadaşlarının desteği ile henüz 17 yaşında bestelemiş olduğu, güftesi Johann Wolgang von Goethe’nin ünlü şiiri üzerine olan “Erlkönig”i (Elf Kralı) “Opus Numara: 1”[2] olarak yayımlıyor. O kadar seviliyor ki kazanılan para ile, ilk yayının hemen ardından “Gretchen am Spinnrade”yi[3] “Op.2” olarak yayımlanıyor.
Elf Kralı (Erlkönig)
Güfte
(Wigmore’un (2020) Almancadan İngilizceye olan tercümesi üzerinden Türkçeye tercüme edilmiştir.)
Bu kadar geç vakitte, gecenin ve rüzgârın içinde, kim atını sürüyor?
Bu bir baba ve onun oğlu.
Çocuk, sıkıca kollarının arasında.
Onu güvende tutuyor, sıcak tutuyor.
–
Evladım, neden bir dehşetle yüzünü saklıyorsun?
Babacığım, Elf Kralını görmüyor musun?
Tacı ve pelerini ile Elf Kralını?
Evladım, o sadece bir sis.
–
“Canım çocuk, gel benimle!
Seninle çok güzel oyunlar oynayacağız;
Sahil rengarenk çiçeklerle dolu,
Annemde birçok altın elbise var.”
–
Babacığım, babacığım, sen de duymuyor musun?
Elf Kralı bana neler teklif ediyor.
Sakin ol, sakin kal, evladım;
Kuru yaprakların arasındaki rüzgârın sesi o.
–
“İster misin, canım çocuk, benle gelmeyi?
Kızlarım sana güzelce bakar;
Kızlarım gece dansın başını çeker,
Ve sallar, ve oynar, ve şarkı söyler, seni çekmek için.”
–
Babacığım, babacığım, sen de görmüyor musun?
O kasvetlli yerde Elf Kralı’nın kızlarını?
Evladım, evladım, gayet iyi görüyorum:
Yaşlı söğütler göz alıyor.
–
Seviyorum seni, güzelliğin beni mest ediyor;
Güzellikle istemiyorsan, zor kullanacağım!”
Babacığım, babacığım, bana dokunuyor!
Elf Kralı bana zarar veriyor!
–
Baba dehşete düşüyor, süratle sürmeye devam ediyor,
İnleyen çocuğu kollarında kavrıyor,
Meşakkatle avluya varıyor;
Kollarında çocuk, ölmüş.
Hikâye Elveskud adında bir Danimarka şarkısına dayanıyor. Goethe, şiirini bu şarkıdan esinlenerek kaleme alıyor.
Hikâyede görülenleri özet geçecek olursak: gece geç vakitte bir baba, oğlu kucağında, at ile yabanî bir bölgeden seyrediyor. Bu seyahatte bir dizi yanılsamalar görüp sayıklıyor. Vardıklarında ise oğulun, babanın kollarında öldüğü gözüküyor. İnceleyecek olursak şunu görürüz ki oğul muhtemelen bir hastalığa sahip ve baba da bir eve[4] yetiştirmeye çalışıyor. Bu süre zarfında çocuk, çeşitli halüsinasyonlar görüyor ve baba da evladını sakinleştirmeye çalışıyor.
Beste
Besteyi incelerken genel kitleyi göz önünde bulundurarak teknik unsurlara derinlemesine girmeden yüzeysel bir şekilde değineceğiz. Yazımızın bu kısmını okurken bir yandan da {Fig:1}’de atfedilen notayı göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
Beste, Piyano ve Sözlü kısım olmak üzere iki yapıdan meydana geliyor. Piyano, bestenin başından sonuna kadar atın ayak seslerini veriyor. Telaşı, korkuyu ve seyahatteki kargaşayı yansıtıyor.
Beş ayrı karakterimiz var. Biri Piyano’da diğer dördü sözde. Bunlar:
- Hikayeci
- Baba
- Çocuk
- Elf Kralı
- At (Piyano)
Anlatıcının minör gamda başlayıp sesi orta aralıklarda seyrederken, Baba’nın sesi pes, majör gamda; çocuğun sesi tiz, minör gamda; kralın sesi ise yine majör gamda
Bu tüm karakterler tek bir ses tarafından okunuyor. Her bir karakter, farklı bir tonda seyrediyor. Bu özellik, bu besteyi; şarkıcının adeta bir kuklacı edasıyla icra ettiği bir parça haline getiriyor[5].
Ek
Ek (1)
[1] Imperial Court Chapel Choir
[2] “Opus” kelimesi Latince “Çalışmalar” manasına gelir. Bestekarlar yayımladıkları besteleri, yayımlanma sırasına göre 1’den başlayarak numaralandırırlar. Bu kullanım Barok dönemde görülmemekle beraber, kullanımı Klasik dönemde yaygınlaşmıştır. Ayrıca “Opus” kelimesinin çoğulu “Opera”dır, “Çalışmalar” anlamına gelir.
[3] Goethe’nin meşhur baş yapıtı Faust‘da geçen bir kesiti ele alır. Schubert’in Goethe’nin eserleri üzerine yapmış olduğu ilk şarkıdır. Bestelenmesi “Erlkönig”den (Elf Kralı) öncedir.
[4] Richard Wigmore, Almancadan İngilizceye olan çevirisinde çiftlik kelimesini kullanırken Edgar Alfred Bowring avlu diye yazar.
[5] 1960’larda kayda alınmış aşağıda bilgilerini verdiğim bu usta icrayı izlemenizi tavsiye ederim. İzlerken güftenin anlamını ve beraberinde, -bilhassa bu kayıt için- baritonun mimiklerini göz önüne almanızı öneririm.
Piyano: Gerald Moore, Bariton: Dietrich Fischer-Dieskau (Londra, BBC) [1960]