İnsan Evrimini Anlamak için Yeni Bir Model: Filler
Yazar: Max Planck Psikodilbilim Enstitüsü
Çeviren: Atakan Şahin
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Sahip olduğumuz kültür ve dil özelliklerimiz, daha az agresif ve daha topluluk yanlısı bireylere yol açan ve “kendi kendine evcilleşme” olarak bilinen bir evrimsel sürecin sonucu olabilir. Hollanda’daki Max Planck Psikodilbilim Enstitüsündeki bir araştırma ekibi, fillerin de tıpkı insan ve bonobolar gibi kendi kendini evcilleştirmiş olabileceğini öne sürüyor. Filler; topluluk yanlısı davranış, oyunculuk ve karmaşık iletişim yetenekleri gibi kendi kendini evcilleştirme ile ilişkilendirilebilecek birçok özellik gösteriyor. Bu özellikler, toplum yanlılığının, yani topluluk içerisinde gelişmiş sosyal ilişkilerin, evrimi noktasında filleri yeni bir hayvan modeli olarak öne çıkarıyor.
Giriş
İnsan; karmaşık sosyal davranışlara, çeşitli iletişim becerilerine ve oldukça gelişmiş bir alet kullanım yeteneğine sahiptir. Araştırmacılar, insan evriminin, hayvanların evcilleştirilmesi sırasında daha az agresif hayvanların tercih edilmesiyle benzerlik gösterebileceğini savunuyor. Aynı şekilde, insan evrimi, daha topluluk yanlısı ve iş birlikçi bireyler için doğal seçilimin bir sonucu olabilir. Bu tür bireylerin birbirleriyle iletişime girme ve birbirlerinden bir şeyler öğrenebilecekleri karmaşık topluluklar oluşturma olasılığı daha yüksektir.
Makalenin başyazarı Limor Raviv, kendi kendini evcilleştirme teorisini test etmenin zor olduğunu belirtti. Bu zorluğu insanların dışında yalnızca bir türün, bonoboların, kendi kendine evcilleştiğinin öne sürülmesine bağladı. Fillerin kendi kendine evcilleşme teorisinin ilk primat olmayan hayvan modeli olup olamayacağıyla ilgili Raviv ve arkadaşları bir araştırma başlattı. Bu araştırmada filler, bonobolar ve insanlar arasındaki benzerlikleri inceleyip birtakım genetik analizler yaptılar [1].
Evcilleştirmenin ayırt edici özellikleri
Araştırma ekibi, fillerin birçok evcilleştirme sendromu1 gösterdiğini buldu. Filler de tıpkı insan ve bonobolar gibi düşük saldırganlığa, yüksek empati ve topluluk yanlısı davranışa, uzun bir gençlik dönemine, merak ve oyunculuğa sahiptir. Filler; topluluk içerisinde dayanışma grupları oluşturur, yavrulara bakıcılık yapar, diğer üyelere koruma ve rahatlık sunar ve topluluklarının ölmekte olan veya hasta üyelerine ve hatta bazen dışarıdan gelen bireylere yardım eder.
Bir diğer önemli özellik de fillerin birbirlerinden bir şeyler öğrenebilme yeteneğidir. Diğer hayvanlarda bulunan, ne yenileceği veya yavrunun nasıl büyütüleceği gibi bazı doğuştan gelen davranışlar, fillerde sosyal olarak aktarılabilmektedir. Ayrıca filler, trompet ve kükremelerden tutun, düşük frekanslı gümbürtülere kadar geniş bir ses üretme yeteneğine sahip gelişmiş çok modlu bir iletişim sistemine sahiptir. Örneğin Kenya’daki filler, arılar ve insanlar için farklı alarm çağrılarına sahiptir [2]. Hatta çeşitli ve birleşik çağrıları, dilbilgisi işaretleri göstermektedir.
Ek olarak, araştırma ekibi bazı genlerin fillerin evcilleşmesiyle ilişkili olmaya aday olduğunu belirtti.
Güvenli ortam
Yazarlar, fillerde kendi kendini evcilleştirmenin, devasa boyutları ve göreli güçleri ile ilişkili olabileceğini öne sürdüler. Raviv, “Büyük ve güçlü olmak, fillerin genellikle hayatta kalmak için diğer hayvanlardan kaçmak veya onlarla savaşmak konusunda daha az endişeli oldukları anlamına gelir. Bu tür bir ‘güvenli ortam’, saldırganlık için seçici baskıları gevşetebilir, bilişsel kaynakları serbest bırakabilir, iletişim ve oyun için daha fazla fırsat açabilir.” dedi.
Raviv sözlerini “Fillerde kendi kendini evcilleştirme ile ilgili hipotezimiz diğer türler için de heyecan verici bir potansiyele sahip. Evrimsel olarak uzak türler arasındaki topluluk yanlısı davranışların evrimi hakkındaki anlayışımızı güçlendirebilir ve yakınsak evrime2 dair önemli içgörüler sağlayabilir.” diyerek noktaladı.
1 Kendi kendine evcilleşme, organizmaların doğal seçilimin bir ürünü veya yan ürünü olarak, insan yönlendirmesi olmaksızın evcilleştiği çok kuşaklı bir süreçtir. Kanıtlar, kendi kendine evcilleşmenin, teoride sayısız yolla ortaya çıkabilen saldırganlığa karşı seçilimin bir sonucu olarak ortaya çıktığını gösteriyor. Tıpkı evcilleştirme gibi, kendi kendine evcilleşme de türler arasında ortaya çıkan ve morfolojik, fizyolojik, davranışsal ve bilişsel olarak meydana gelen nispeten tutarlı bir dizi fenotipik değişiklikle sonuçlanır. Bu fenotipik değişiklikler dizisi “evcilleştirme sendromu” olarak bilinir [3].
2 Tipik olarak benzer ortamları veya ekolojik nişi işgal eden ilgisiz veya uzak akraba türlerde veya soylarda benzer özelliklerin (vücut yapısı veya davranış) bağımsız gelişimi.