BiyolojiTıp

Karmaşık Hücrelerin Kökeni Oksijensiz Ortama Dayanıyor

Çeviren: Çisem Özge Biçer

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Özet: Stanford Üniversitesi ile Exeter Üniversitesinin öncülük ettiği bir ekip tarafından yayımlanan bir incelemede, ökaryotların yükselen oksijen düzeylerinden doğduğu bağlaşımına karşıt olarak ökaryotların aslında okyanustaki oksijensiz ortamda meydana geldiğini öne sürülüyor.

1960’lardan beri birçok uzman, ökaryot hücrelerin Dünya’nın yüzeyinin ortamının oksijenlenmesinin bir neticesi olduğunu öne sürüyor. Buna karşın Stanford Üniversitesi ile Exeter Üniversitesinin öncülük ettiği bir ekip, son zamanlarda Dünya ve yaşam bilimleri adına edinilen gelişmelerin bu bakış açısına meydan okuduğunu söylüyor.

Ekibin incelemesi, bu çığır açan buluşların, ökaryotların yükselen oksijen düzeylerinden doğduğu bağlaşımına son verip aslında okyanustaki oksijensiz ortamda meydana geldiğini öne sürdüğünü bildiriyor.

Stanford Üniversitesinde doktora sonrası araştırmacısı olan Dr. Daniel Mills, “Artık Dünya tarihinde ökaryotların gelişiminin ve esas oksijenlenme geçişinin zamanını belirleyebiliyoruz.” dedi. Dr. Mills, sözlerine şöyle devam etti: “Taşıllara ve biyolojik kayıtlara göre ökaryotların zamanlaması, 2,22 milyar yıl önce gerçekleşen Dünya’nın gaz yuvarının oksijenlenmesiyle veya 0,5 milyar yıl önce gerçekleşen derin okyanusların oksijenlenmesiyle bağıntılı değildir. Bundan ziyade mitokondri ihtiva eden ökaryotların zamanlaması, derin deniz oksijensizliği ile çeşitli yüzeysel suların oksijenlenmelerinin arasında geçen süreyle tutarlıdır.”

Şimdilerde, mitokondrilerin meydana gelişinin ökaryotların gelişimi adına bir adım olarak tanımlanması düşünülüyor.

Mitokondriler, kendilerini ihtiva eden hücrelerin DNA’larından farklı bir DNA’ya sahiptir. Yeni makale, bu ortak yaşamın Biyolog Lynn Marqulis tarafından oldukça bilenen bir şekilde savunulan muhtemel kökenine atıfta bulunuyor.

Dr. Mills, 2015 yılında keşfedilen “Asgard arkesi”nin asıl ipucunu sunduğunu söyledi. Ayrıca Dr. Mills, “Mitokondri ihtiva eden ökaryotlar, büyük bir ihtimalle arke ile bakteri arasındaki bir birleşmenin neticesidir. Ayrıca günümüz ökaryotlarının çekirdeklerindeki DNA, diğer arkelerden ziyade bugünkü Asgard arkesinin DNA’sına daha yakın. Bu bulgu, bakterileri muhteviyatlarına dâhil eden konakların arkeler olduğuna dair bir kanıttır.” dedi.

Asgard arkesi, oksijensiz okyanus tortullarında yaşar ve bakterilerle ortak yaşam sürebilir. Bu durum, muhtemelen ilk ökaryot hücreleri yaratan “özümleme-yadımlama birlikteliği”ne öncülük eden durumla aynı.

Exeter Üniversitesinin Küresel Dizgeler Enstitüsünün yöneticisi olan Profesör Tim Lenton; yeni kanıtın, ilk kez 1998 yılında Bill Martin ve Miklos Küller tarafından ileri sürülen mitokondrilerin oksijensiz koşulları deneyimlediklerini fikrini yani “hidrojen faraziyesi”ni destekler nitelikte olduğunu söyledi.

Profesör Lenton, “Oksijenin ökaryotların gelişimine yol açtığı düşüncesi kabul ediliyor. Aslında mitokondrik oksijenli solunum muhtemelen daha sonraları gelişti, son milyar yılda gaz yuvarındaki oksijen düzeyleri bugünkü düzeylerine yaklaştıkça küresel olarak yaygınlaştı.” dedi.

Dr. Mills, yaşam bilimi ile yer bilimine dair kaydedilen son gelişmeler sonucu bu iki bilim dalının arasında “kurulmayı bekleyen bağlantılar” olduğunu ve bu incelemenin bu iki bilim dalı arasındaki “boşluğu kapatmayı” hedeflediğini söyledi.

Yoluyla
Origin of complex cells started without oxygen. (2022, April 27). Phys.

Çisem Özge Biçer

Atatürk Üniversitesi/ Tıp Fakültesi

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu