Kuzey Amerika’nın En Büyük Hayvanlarının Neslinin Tükenmesine Muhtemelen İklim Değişikliği Neden Oldu
Yazan: Mathew Stewart
Çeviren: Ümit Sözbilir
Düzenleyen: Esranur Maral
Özet: Yeni araştırmalar; mamutların, karada yaşayan tembel hayvanların ve diğer Kuzey Amerika dev hayvanlarının neslinin tükenmesinden insanların aşırı avlanmasının sorumlu olmadığını gösteriyor.
Nature Communications‘da yayımlanan yeni bir çalışma, Kuzey Amerika’da yaşayan en büyük memelilerin yok oluş sebebinin Amerika’ya girdikten sonra hızla artan insan nüfusunun aşırı avlanmasıyla ilgisi olmadığını öne sürüyor. Yeni bir istatistiksel modelleme yaklaşımına dayanan bulgular, büyük memeli nüfuslarının iklim değişikliğine tepki olarak dalgalandığını ve yaklaşık 13.000 yıl önce bu devasa canlıların nüfus düşüşünü ve neslinin tükenmesini başlatan şiddetli sıcaklık düşüşleri olduğunu gösteriyor. Yine de insanlar, basit aşırı avlanma modellerinden daha karmaşık ve dolaylı yollardan bu sürece dâhil olmuş olabilirler.
Yaklaşık 10.000 yıl önce Kuzey Amerika; mamutlar, karada yaşayan devasa tembel hayvanlar, kocaman kunduzlar ve gliptodon olarak bilinen armadillo benzeri büyük yaratıklar gibi birçok büyük ve egzotik yaratığa ev sahipliği yapıyordu. Ancak yaklaşık 10.000 yıl önce, Kuzey Amerika’nın dev hayvanları olarak da bilinen 44 kg’ın üzerindeki hayvanlarının çoğu ortadan kayboldu. Almanya’nın Jena şehrinde bulunan Max Planck Müfrit Olayları Araştırma Grubundan araştırmacılar, bu yok oluşlara neyin yol açtığını öğrenmek istedi. Bu konu, on yıllardır yoğun bir şekilde tartışılıyor ve çoğu araştırmacı, insanların aşırı avlanmasının, iklim değişikliğinin veya ikisinin bir birleşiminin sorumlu olduğunu savunuyor. Araştırmacılar yeni bir istatistiksel yaklaşımla yok olmanın ana nedeninin iklim değişikliği olduğuna dair güçlü kanıtlar buldular.
Aşırı Avlanma ve İklim Değişikliği
1960’lardan bu yana insan nüfusunun kıtalar arasında büyümesi ve genişlemesiyle yaklaşık 14.000 yıl önce Amerika’da uzmanlaşmış “büyük av” avcılarının gelişi birçok dev memeliyi hızla yok olmaya sürükledi. Bu büyük hayvanların avlanmalarını özellikle kolaylaştıran şey ise yeni, oldukça sosyal, alet kullanan bir yırtıcı hayvanla başa çıkmak için uygun yırtıcı karşıtı davranışlara sahip olmamalarıydı. Bu “aşırı avlama varsayım”ının savunucularına göre, insanlar avlanması kolay avlardan tam anlamıyla yararlandı. Hayvan topluluklarını mahvetti ve dev yaratıkları bilinçsiz yok olmaya itti.
Ancak herkes bu fikre katılmıyor. Pek çok bilim insanı, dev hayvan avcılığının yok oluşlara neden olacak kadar kalıcı veya yaygın olduğu fikrini destekleyecek çok az arkeolojik kanıt olduğunu söylüyor. Bunun yerine, önemli iklimsel ve ekolojik değişiklikler buna sebep olmuş olabilir.
Yok oluş zamanlarında (15.000 ila 12.000 yıl önce), iki büyük iklim değişikliği yaşandı. Birincisi, yaklaşık 14.700 yıl önce başlayan ani bir ısınma dönemiydi ve ikincisi, yaklaşık 12.900 yıl önce Kuzey Yarımküre’nin buzullara yakın koşullara geri döndüğü soğuk bir dönemdi. Bu önemli sıcaklık dalgalanmalarından biri veya her ikisi ve bunların ekolojik sonuçları, dev canlıların yok oluşunda rol oynadı.
Çalışmanın ortak başyazarı Mathew Stewart, “Ortak bir yaklaşım, dev canlıların neslinin tükenmesinin zamanlamasını belirlemeye çalışmak ve bunların Amerika’daki insan gelişiyle veya bazı iklim olaylarıyla nasıl hizalandığını görmektir. Ancak, yok olma bir süreçtir yani bir süre içinde ortaya çıkmaktadır ve bu nedenle Kuzey Amerika’nın dev canlılarının ölümüne neyin sebep olduğunu anlamak için nüfuslarının yok oluşa giden yolda nasıl dalgalandığını anlamamız çok önemlidir. Bu uzun vadeli modeller olmadan görebildiğimiz tek şey kaba tesadüflerdir.” diyor.
“Veri Olarak Tarihler”
Yazarlar, bu çelişkili varsayımları test etmek için çalışmanın diğer yardımcı başyazarı W. Christopher Carleton tarafından geliştirilen ve geçen yıl Journal of Quaternary Science’ta yayımlanan yeni bir istatistiksel yaklaşım kullandılar. Tarih öncesi avcı-toplayıcı grupların ve soyu tükenmiş hayvanların nüfus büyüklüklerini tahmin etmek, kafaları veya toynakları sayarak yapılamaz. Arkeologlar ve paleontologlar, bunun yerine radyokarbon kaydını geçmiş nüfus büyüklükleri için bir araç olarak kullanıyorlar. Tahmini yapmadaki mantık şudur: bir arazide ne kadar çok hayvan ve insan bulunuyorsa onlar yok olup gittikten sonra o kadar çok tarihlenebilir karbonun geride kalması gerekir ve bunun da arkeolojik kayıtlara ve taşıl kayıtlarına yansıması beklenir. Kabul gören yaklaşımların aksine yeni yöntem taşıl tarihlerindeki belirsizliği aslında daha iyi açıklıyor.
Önceki yaklaşımla ilgili en büyük sorun, bilim insanlarının radyokarbon tarihleriyle ilişkili belirsizliği belirlemeye çalıştığı süreçle uyum sağlamasıdır.
Carleton, “Sonuç olarak, verilerdeki gerçekte var olmayan eğilimleri görmeye başlayabilirsiniz ki bu da söz konusu yöntemi geçmiş nüfus seviyelerindeki değişiklikleri yakalamak için oldukça uygunsuz hâle getirir. Verilerdeki gerçek örüntülerin ne olduğunu bildiğimiz benzetim çalışmalarını kullanarak yeni yöntemin aynı problemlere sahip olmadığını göstermeyi başardık. Sonuç olarak yöntemimiz, radyokarbon kaydını kullanarak nüfus seviyelerindeki zaman içindeki değişiklikleri yakalayarak çok daha iyi bir iş çıkarabilir.” diye açıklıyor.
Kuzey Amerika’daki Dev Canlı Neslinin Tükenmesi
Yazarlar, bu yeni yaklaşımı Geç Kuaterner dönemde Kuzey Amerika’daki dev canlı yok oluşları sorununa uyguladılar. Önceki çalışmaların aksine yeni bulgular dev canlı topluluklarının iklim değişikliğine tepki olarak dalgalandığını gösteriyor.
Stewart, “Kuzey Amerika’nın yaklaşık 14.700 yıl önce ısınmaya başlamasıyla birlikte dev canlı nüfusu artmakta gibi görünüyor. Ancak daha sonra, yaklaşık 12.900 yıl önce, Kuzey Amerika şiddetli bir şekilde soğumaya başladığında bu eğilimde bir değişim görüyoruz ve bundan kısa bir süre sonra dev canlıların yok oluşunu görmeye başlıyoruz.” diyor.
Bu bulgular, yaklaşık 12.900 yıl önce buzul koşullarına geri dönüşün yok oluşların en yakın nedeni olduğunu öne sürse de hikâye muhtemelen bundan daha karmaşık olacaktır.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve grup lideri Huw Groucutt, “Bu yok oluşların nedenini doğru bir şekilde anlamak istiyorsak bu iklim değişiklikleriyle ilişkili ekolojik değişiklikleri hem kıtasal hem de bölgesel ölçekte ele almalıyız. Dev canlıların yok oluşlarında basit olan aşırı öldürme modellerinin öne sürdüğünden daha incelikli bir rol oynamış olmaları mümkün olduğu için insanlar da tamamen bu işin içinden çıkmış değiller.” şeklinde açıklıyor.
Birçok araştırmacı, insanların tarih sahnesine çıkışıyla dünya çapındaki genellikle dev canlı neslinin tükenmesi arasında bir ilişki olması durumunun imkânsız bir tesadüf olup olmadığını tartışıyor. Bununla birlikte, bir ilişkinin olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak önemlidir ve bu nedenler olsa bile bu durum, insanlar bir bölgeye geldiğinde bir öldürme çılgınlığından çok daha dolaylı olabilir (habitat değişikliği gibi).
Yazarlar araştırmacıları daha büyük, daha güvenilir kayıtlar ve bunları yorumlamak için daha sağlam yöntemler geliştirme çağrısıyla makalelerini sonlandırıyor. Ancak o zaman Geç Kuaterner dev canlı neslinin tükenmesi olayına ilişkin kapsamlı bir anlayış geliştireceğiz.