BiyolojiÖzgün İçerikTıp

Ülser ve Ülserin En Sık Nedeni Olan Canlı: H. Pylori

Yazan: Erkan Çekiç

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Ülser

Ülser ya da peptik ülser, halk arasında sıklıkla karşılaşılan bir rahatsızlıktır. Mutlaka bu rahatsızlıktan muzdarip bir tanıdığımız vardır ya da en azından bu rahatsızlığı duymuşuzdur.

Ülser, epitel dokusunda meydana gelen bir tür yara şeklinde ortaya çıkar. Dil ülseri, mide ülseri, varis ülseri gibi çeşitleri bulunmaktadır ama biz daha çok mide ve duodenum (onikiparmak bağırsağı) ülseri üzerinde duracağız.

Mide ülseri

 

Ülser; midede yanma, dolgunluk, ağrı ile seyredebilir. Hatta kusmalar da görülebilir. En sık görülen belirtisi ise karnın üst kısmındaki yanma hissidir. Teşhisinde sıklıkla endoskopi kullanılır, bölgeye gönderilen kamera yardımıyla sorun kesin olarak belirlenebilir ve oradan alınacak biyopsi örneğiyle sorunun nedeni belirlenip hastaya ne tür bir tedavi yöntemi uygulanacağı konusunda fikir sahibi olunabilir.

Ülser Ağrısı
Endoskopi işlemi

Ülser için epitel dokusunda meydana gelen bozulma demiştik. Bu durum çeşitli nedenlerle oluşabilir. Örneğin; sağlıksız ve düzensiz beslenme, aşırı tuz tüketimi, alkol, stres ve genetik etmenler bunlardan birkaçıdır. Muhtemelen, midede oluşan bu doku hasarı kaynaklı rahatsızlığın ana etkenlerinin beslenme ile ilgili durumlar olduğunu düşüneceksiniz ama durum tam olarak böyle değil. Uzun yıllar, neredeyse herkes böyle düşünmesine karşın Barry Marshall ve Robin Warren adlı iki bilim insanı bu hasara en önemli sebebin Helicobacter pylori adlı bir bakteri olduğunu keşfettiler. Bu keşifleri onlara 2005 Nobel Fizyoloji veya Tıp ödülünü kazandırdı. Bu buluş yüzyılın en önemli keşiflerinden sayılmıştır.

Dr. Barry Marshall ve Dr. Robin Warren

Helicobacter pylori

Helicobacter pylori, gram boyasıyla negatif boyanan, çomak şekilli, hareketli, birkaç parça flagellası (kamçısı) olan, spiral şekilli bir bakteridir. Önceleri, Campylobacteraceae ailesi içeriside sınıflandırılırken 1989 yılında bu aileye ait olmadığına karar verilmiş ve kendi adıyla anılan Helicobacteraceae ailesinin bir üyesi olarak kabul edilmeye başlanmıştır.

Helicobacter pylori

Aslında bu bakterinin varlığı uzun süredir biliniyordu ancak ülser ve gastrit (mide iltihaplanması) etkeni olarak rol oynadığı kesin olarak gösterilememişti.

Alman bilim insanları 1875 insan midesine spiral şekilli bir bakteri keşfetti. 1893 yılında köpeklerin midesinde benzer şekilli bir bakteri keşfedildi. Polonya’da gastroenterolojinin öncülerinden Prof. Walery Jaworski, 1899 yılında insan midesi tortularını araştırdı ve bazı çubuk ve spiral şekilli bakteriler buldu. Bunlara Vibrio rugula adını verdi ve bu bakterinin mide ülserinden ve kanserinden sorumlu olduğunu ileri sürdü. Jaworski, bunu öne süren ilk kişi olarak tarihe geçti. Bu bulguları 1899 yılında ”Handbook of Gastric Diseases” (Mide Hastalıklarının El Kitabı) adlı kitabında yayımladı ancak kitap yalnızca Lehçe dilinde yayımlandığı için pek fark edilmedi. Daha sonra yapılan birçok küçük çaplı araştırmada da ülserli hastaların midesinde bu bakteri gösterildi. Ancak 1954 yılında Amerikan bilim insanlarının yayımladığı bir çalışmada 1180 mide biyopsisinde bu bakterinin gösterilememesi bakteriye olan ilgiyi azalttı. 1970’lerde mide ülseri olan hastalarda bakterinin gösterilmesi ile bu ilişki yeniden canlandı. Barry Marshall ve Robin Warren; yaptıkları yoğun çalışmalar, başarısız denemeler ardından şans eseri, Paskalya tatili nedeniyle mide örneklerinin petri kabında normalden birkaç gün fazla kalmasıyla üreyen bakterinin kolonilerini izole edebilmiş ve yayımladıkları makalede mide ülserine H. pylori‘nin neden olduğunu belirtmişlerdir. Hatta Marshall bunu kanıtlamak için, içinde H. pylori bulunan deney şişesini içmiş ve bir süre sonra ağır derecede rahatsızlanmıştır. 10 gün sonra yapılan endoskopide bakteri görülmüş ve kuramları kanıtlanmıştır.

Bu keşif herkesi şaşırtmıştı, akıllardaki birçok ülser nedenini yerle bir etmiş ve başköşeye yerleşmişti. Başta bu durumun tedavisi olmak üzere birçok alanda yeni yollar açmıştı. H. pylori, doudenal ülserin (bağırsak ülserinin) %90’ından fazlasında, mide ülserinin %80’inde etkendir. Görüldüğü gibi hastalığın en büyük etkeni ne yanlış beslenme ne de alkoldür. Ana etken bakteridir.

Peptik ülserin en sık görülen nedeni: H. pylori

Bakteri çeşitli durumlarla dünya nüfusunun yarısını etkilemektedir. Zaten insanların çok büyük bölümü mide mukozasında bu canlıyı bulundurmaktadır. Bu kişilerde; bağışıklık sisteminin zayıflaması, çeşitli ilaçların kullanılması gibi nedenlerle bakteri enfeksiyon oluşturabilir. Enfeksiyon çoğunlukla asemptomatik olarak seyreder.

Ancak 1994 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), bakterinin birinci derece kanserojen olduğunu belirtti. Yani tahmin edilebilen bir sonuç da: Bakterinin doku hasarını kansere kadar ilerletebildiğiydi. Ayrıca Helicobacter pylori, kanser ile ilişkilendirilen ilk bakteri unvanını da elinde bulundurmaktadır.

H. pylori, kanserojen bir bakteridir.

Elbette bu konu ile ilgili birçok yeni çalışma yapılmış ve yapılmaktadır. Burada hepsinden söz edemem ama birkaç tanesine değinmek istedim.

Mesela; 2018’de yapılan bir çalışmaya göre H. pylori enfeksiyonunun ortaya çıkma oranı 0 kan grubuna sahip bireylerde daha yüksekken B ve AB kan grubuna sahip bireylerde daha düşüktür. Eğer bu durum tesadüf değil yani nedensel ise yeni keşifler ile yeni tedaviler ve yeni çalışma konuları geliştirilebilir.

Son yıllarda yapılan başka bir çalışmaya göre de: 11. kromozomumuzdaki CTTN geni tarafından kodlanan cortactin (kortaktin) proteini hemen hemen tüm ökaryotik hücre tiplerinin hücre iskeletinin yeniden düzenlenmelerinde rol oynayan bir aktin bağlayıcı protein ve aktin çekirdeklenmesini destekleyen etmendir. Bu açıdan bu protein; patojenlerin, belirli bir konak hücreyi kendi yararlarına kullanmalarında rol oynamaktadır. Bu stratejiyi izleyen patojenlerden biri de çeşitli mide hastalıklarına neden olabilen ve mide kanserinin başlangıcı için ana risk etmeni olduğu bilinen H. pylori‘dir.

Artık mide ülserinin ya da kanserinin tedavisinde bakteriyi azaltmaya yönelik çalışmalar da yapılmakta ve çeşitli antibiyotikler kullanılmaktadır. Bu bakterinin ülser ve de kanser etkeni olduğunun ortaya çıkması, insan sağlığı açısından yapılan büyük ilerlemelerden olmuştur.


Kaynakça:

 

Erkan Çekiç

Tıp Fakültesi öğrencisi; Biyoloji, Evrim, Zooloji, Tıp, Fizik tutkunu. Bilinebilecek her şeyi bilmek isteyen sıradan bir hekim adayı.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu