İnsanın En Eski Kalıtsal Kanıtları Atalarımız Üzerindeki Anlaşmazlığı Açıklığa Kavuşturuyor
Çeviren: Ümit Sözbilir Düzenleyen: Tuna İkiz
ÖZET: 800.000 yıllık bir insan taşılında (fosilinde) ilk kez kalıtsal bilgi alındı. Kopenhag Üniversitesi’nin sonuçları, insan aile ağacındaki dallanma noktalarından birine ışık tuttu ve daha önce mümkün olandan çok daha geriye ulaştı.
Bilim insanları, hominin tür Homo antecessor’a ait 800.000 yıllık bir dişten elde edilen en eski insan kalıtsal verilerini aldıktan sonra, insan evrimi çalışmalarında önemli bir ilerleme sağlamıştır.
Kopenhag Üniversitesi’nden (Danimarka) bilim insanlarının bulguları, Burgos (İspanya)’da bulunan CENIEH (Ulusal İnsan Evrimi Araştırma Merkezi) ve diğer kurumlardaki meslektaşları ile iş birliği içinde, 1 Nisan’da Nature’da yayımlandı.
“Antik protein çözümlemesi, Homo antecessor, biz (Homo sapiens), Neandertaller ve Denisova insanları arasında yakın bir ilişki için kanıt sağlar. Sonuçlarımız Homo antecessor’un Homo sapiens, Neanderthaller ve Denisova insanlarını içeren grubun kardeş grubu olduğu fikrini destekliyor” diyor Kopenhag Üniversitesi Globe Enstitüsü Doktora Sonrası Araştırmacı ve makaledeki ilk yazar Frido Welker.
İnsan soy ağacının yeniden yapılandırılması
Araştırmacılar, kütle spektrometresi[1] adı verilen bir teknik kullanarak diş minesinden elde ettikleri verilerle antik proteinleri sıraladılar ve Homo antecessor’un insan aile ağacındaki konumunu güvenilir bir şekilde belirlediler.
Kopenhag Üniversitesi Sağlık ve Tıp Bilimleri Fakültesi araştırmacıları tarafından geliştirilen yeni moleküler yöntem olan paleoproteomik, bilim insanlarının insan evrimini daha önce hiç olmadığı kadar geriye doğru, doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için moleküler kanıtlar almalarını sağlıyor.
Şempanze, modern insana göre en yakın yaşamdır. İnsan ve şempanze soyları yaklaşık 9-7 milyon yıl önce birbirlerinden ayrıldı. Bilim insanları, türlerimiz ve şimdi soyu tükenmiş olan diğerleri arasındaki, insan soyunda evrimsel ilişkileri daha iyi anlamayı amaçladılar.
“Şimdiye kadar bildiğimiz şeylerin çoğu ya eski DNA çözümlemesinin sonuçlarına ya da taşılların şeklinin ve fiziksel yapısının gözlemlerine dayanıyor. DNA’nın zaman içindeki kimyasal bozunması nedeniyle, şimdiye kadar elde edilen en eski insan DNA’sı yaklaşık 400.000 yıldan fazla olmayan bir tarihte” diyor Kopenhag Üniversitesi Globe Enstitüsü’nde Doçent ve araştırmanın yöneticisi olan yazar Enrico Cappellini.
“Şimdi, yaygın olarak paleoproteomik olarak bilinen bir yaklaşım olan eski proteinlerin kütle spektrometresi ile çözümlemesi bu sınırların üstesinden gelmemize izin veriyor” diye ekliyor.
İnsan evrimi üzerine kuramlar
Araştırmacılar tarafından çözümlenen taşıllar paleoantropolog José María Bermúdez de Castro ve ekibi tarafından 1994 yılında İspanya’daki Sierra de Atapuerca’nın arkeolojik ve paleontolojik alanlarından biri olan Gran Dolina mağara sitesindeki stratigrafik düzey TD6’da bulundu.
İlk gözlemler, Homo antecessor’un modern insanlar ve Neandertallerin son ortak atası olduğu sonucuna yol açtı, bu da taşılların fiziksel şekline ve görünümüne dayanan bir sonuçtu. Sonraki yıllarda Homo antecessor ile kendimiz ve Neandertaller gibi diğer insan grupları arasındaki kesin ilişki antropologlar arasında yoğun bir şekilde tartışıldı.
Homo antecessor’un Neandertallerin ve modern insanların ortak atası olabileceği hipotezinin Homo cinsinin evrim senaryosuna uyması çok zor olsa da TD6’daki yeni bulgular ve sonraki çalışmalar Atapuerca ve Neandertallerde bulunan insan türleri arasında paylaşılan birkaç karakteri ortaya çıkardı. Yeni çalışmalar, Homo antecessor’un yüz özelliklerinin Homo sapiensin özelliklerine çok benzediğini ancak Neandertallerin ve daha yeni atalarınınkinden çok farklı olduğunu doğruladı.
“Protein çalışmasının Homo antecessor türlerinin Homo sapienslerin, Neandertallerin ve Denisova insanlarının son ortak atası ile yakından ilişkili olabileceği ile ilgili kanıt sağlamasından dolayı mutluyum. Homo antecessor tarafından bu homininlerle paylaşılan özellikler, daha önce düşünülenden çok daha erken ortaya çıktı. Homo antecessor, Neandertaller, Denisova insanları ve modern insanlar tarafından oluşturulan ortaya çıkan insanlığın temel bir türü olacaktır” diye ekliyor.
Dünya standartlarında uzmanlık
Bunun gibi bulgular, paleoantropolojiden biyokimyaya, proteomik çözümlemeye[2] ve topluluk kalıtsal bilgi (genom) çalışmasına kadar farklı araştırma alanları arasında kapsamlı bir iş birliği ile mümkün olmaktadır.
“Bu çalışma paleoproteomik çözümlemede heyecan verici bir kilometre taşıdır. En gelişmiş kütle spektrometresini kullanarak, Homo antecessor diş minesinden protein kalıntıları içindeki amino asitlerin dizisini belirleriz. Daha sonra, ‘okuduğumuz’ eski protein dizilerini, kalıtsal olarak nasıl ilişkili olduklarını belirlemek için Neandertaller ve Homo sapiens gibi diğer homininlerinkiyle karşılaştırabiliriz” diyor Jesper Velgaard Olsen.
Enrico Cappellini “Gerçekten paleoproteomik çözümlemelerin gelecekte ne ortaya çıkaracağını görmeyi dört gözle bekliyorum” dedi.
Paleoproteomik çözümlemeler tarafından insan evrimi çalışması, önümüzdeki yıllarda Enrico Cappellini önderliğinde ve ortak yazarların birçoğunun makaleye dahil edildiği, AB tarafından mali anlamda desteklenen “İnsanlık Tarihi Araştırmaları Açmak İçin Paleoproteomik Çözümleme (PUSHH, Palaeoproteomics to Unleash Studies on Human History) Marie S. Curie Avrupa Eğitim Ağı (ETN, Marie S. Curie European Training Network) ile önümüzdeki yıllarda devam edecek.
Araştırma esas olarak VILLUM FONDEN, Novo Nordisk Vakfı ve Marie Sklowowska-Curie’nin ‘Bireysel Burs’ ve ‘Yenilikçi Eğitim Ağı’ programları tarafından finanse edilmektedir.
“Homo antecessor’un diş proteomu” çalışması Nature‘da yayımlandı.
[1] Kimyasal türleri iyonize edip oluşan iyonları kütle/yük oranını esas alarak sıralayan bir analitik teknik.
[2] Belli şartlar altında belli bir dokuda genom tarafından sentezlenen tüm proteinlerin çözümlenmesi (S. Kurban, 2010, Yeni Tıp Dergisi)