Kent Ulaşımında Yaşanan Zorluklar ve Çözümlerine Yönelik Akıllı Yollar Programı Örneği
Yazan: Dr. Pelin Boyacıoğlu
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Kent ulaşımında sürdürülebilir olmayan büyümeden kaynaklı çok farklı alanlarda zorluklar yaşanmaktadır. Bunlardan bazıları dört ana kategori altında incelenmektedir. Örneğin, toplumsal alanda ilerleyen e-ticaretle beraber teslimat araçlarındaki artış mevcut altyapı üzerindeki baskıyı çoğaltırken teknolojik gelişmeler siber güvenliğin önemini arttırmaktadır. Çevresel alanda ise ulaştırma sektöründen kaynaklanan karbon salımları toplam salımların %62’sinden sorumlu olduğu gösterilmektedir. Bu zorlukların çözümünde kentlerde farklı hareketlilik sistemlerinin yaygınlaştırılarak bunlarla ilgili düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, Belçika Anvers Bölgesi’nde Akıllı Yollar Programı çalışanların %26’sının arabalarını evde bırakıp daha sürdürülebilir ulaşım türlerini kullanmlarına yardımcı olmuştur.
Sorunlar
Kentlerde yaşayan insanlar, sürdürülebilir olmayan şehir planlaması ve gelişimin sonucunda ortaya çıkan pek çok sorunla yüzleşmektedirler. Bu sorunlar kontrolsüz büyüme; trafik yoğunluğu, hava ve gürültü kirliliği, trafik kazaları ve sosyal ayrımcılık ve daha birçok şekilde kendini gösterir. [1] [2] Ortaya çıkan zorlukların bazıları aşağıda dört ana kategori altında detaylandırılmıştır.
Toplumsal Zorluklar
Artan kentleşme: 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun %70’i, yani 6,8 milyar insanın kentsel alanlarda yaşayacağı tahmin edilmektedir [2].
Yaşlanan nüfus: özellikle Avrupa, Amerika, Çin ve Japonya’da ortalama yaşın yükseleceği (2050 yılında Çin’de yaşayanların %39,6’sı 60 yaşın üzerinde olacağı) beklenmektedir [2].
Toplumsal eşitsizlik: Dünya nüfusunun yaklaşık %8’inin küresel zenginliğin %82’sine sahip olması aşırı zenginliğe yani kişi başına düşen tüketimin daha fazla olduğu ve bunun sonucunda çevresel bozulmanın yaşandığı yeni yaşam tarzlarına yol açmıştır [3].
ilerleyen e-ticaret: İnternet üzerinden yapılan alışverişlerin sayısındaki artış beraberinde teslimat araçlarının da çoğalmasına sebebiyet verip mevcut altyapı üzerindeki baskıyı şiddetlendirmektedir.
Gelişen bağlanılabilirlik: Kişiye yönelik kapıdan kapıya hizmet isteği, farklı ulaşım türlerine (toplu taşıma, paylaşımlı araçlar, mikro hareketlilik) dijital erişimi artırarak kesintisiz seyahatin gerekliliğini daha da güçlendirmektedir.
Esnek çalışma: Hizmet sektöründeki işlerin %40-70’inin evden yapılabilmesi hem ulaştırma eğilimlerinde değişimlere örneğin, sabah ve akşam zirve saatlerde yaşanan yüksek yolcu sayıları gün içine yayılırken hem de şehir dışına göçleri doğurmaktadır.
Teknolojik Zorluklar
Bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli hareketlilik: Teknolojik çözümlerin artan kullanımı, akıllı şehirlere duyulan ihtiyacı artırmakta ve kentsel alanların kullanımında verimliliğe dikkat çekmektedir. 4G, 5G ve yapay zekâ gibi teknolojik gelişmeler, teknoloji kullanımının yaygınlaşmasının yanı sıra paylaşım ekonomisinin büyümesine de önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Hizmetlerin dijitalleştirilmesi ve mobil uygulamalara olan ilgi; bağlantılı araçların, tahmine dayalı trafik sinyalizasyon sistemlerinin, kaldırım kenarı yönetiminin, Hizmet Olarak Hareketliliğin (Mobility as a Service: MaaS) yaygınlaştırmasının yanı sıra isteğe bağlı ulaşım ve temassız biletlemenin geliştirilmesini teşvik etmektedir. Ayrıca daha ileri düzeyde ve çok çeşitli verilerin toplanmasını sağlayarak, hareketlilik davranışlarını ve modellerinin daha iyi analiz edilerek anlaşılmasına ve sunulan ulaşım hizmetlerinin gerçek ihtiyaçları karşılamasına katkıda bulunmaktadır.
Siber güvenlik: Veri denetimi, veri yönetim sistemlerine olan saldırıların önlenmesi ile müşterilerin kişisel verilerinin korunmasında önemli yer tutmaktadır.
Ekonomik Zorluklar
Ekonomik krizler: COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamalar ve buna bağlı meydana gelen evden çalışma eğilimi, toplu taşıma kullanımındaki büyük düşüşleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan mali problemleri beraberinde getirmektedir. Ayrıca sağlık hizmetlerine ayrılan devlet bütçe oranlarının artması, ulaştırma ve toplu taşımaya daha az kaynak sağlanmasına sebep olmaktadır.
Yüksek teknoloji giderleri: Dijitalleşmeye ve otomasyona olan eğilimler, donanım ve yazılım yatırımlarını gerektirmektedir. Bunlar, ilk olarak öncül ekipman maliyetleriyle başlamakta, sistemin işletme ve bakımına yönelik değişken maliyetleriyle devam etmektedir.
Çevresel Zorluklar
Küresel ısınma: İklim değişikliğinin şiddetli etkileri, günümüzde artan doğal afetler, altyapı bozulmalarına ve operasyonel yönetim maliyetlerinde artışlara sebep olmaktadır. Kuzey Amerika’da 1980’den itibaren 373 iklim kaynaklı felaket meydana gelirken altyapı onarımlarına harcanan toplam maliyet 2,657 trilyon Amerikan dolarını aşmaktadır [4].
Petrol Tüketimi: Ulaştrma sektöründen kaynaklanan karbon salımları toplam salımların %62’sinden sorumlu olup karayolu taşıtları, diğer ulaştırma türleri içinde %76.5 salıma sebep olmaktadır. Burada, otomobil ve motorsiklet gibi araçlar %66 seviyesinde salımları oluştururken, kamyon ve otobüs gibi daha ağır araçlar %34 seviyesinde kalmaktadır [5]. şekil 1’de çeşitli ulaşım modlarının petrol tüketimi dağılım oranları verilmektedir.
Çözümler
Hareketlilik Sistemi ve Hizmetlerini Düzenlemek: Hareketlilik sektörü, geleneksel toplu taşıma işletmecilerinden son teknoloji otomatik otomobillere, paylaşımlı araçlardan mikro hareketli araçlara kadar çok çeşitli aktörlere sahiptir. Yetkililer, bu farklı ulaşım türlerinin bir arada daha sürdürülebilir uygulanabilmesi için düzenlemeler yapmaktadır. Bunun için öncellikle, ulusal düzeyde yasal bir dayanağa ve kapsayıcı bir sisteme ihtiyaç duymaktadırlar. Daha sonrasında, ilgili paydaşlarla irtibata geçerek iyi bir iş birliği sağlanmaya çalışılmalıdır. Farklı ulaşım türlerini ve dikkate alınması gereken kalite ve güvenlik standartlarına uymak adına düzenlemeler; güvenlik, çevre, adalet, ekonomik, güvenirlilik, konfor ve rahatlık gibi maddeleri kapsamalıdır.
Belçika Anvers Bölgesi’nde Akıllı Yollar Programı Altında Sürdürülebilir Personel İşlemleri
Anvers Bölgesi, Akıllı Yollar Programı kapsamında işverenler ve hareketlilik hizmet sağlayıcılarıyla aktif olarak iş birliği yapmaktadır. işverenler, şirketlerindeki çalışanların seyahat davranışlarını inceleyerek daha sürdürülebilir ulaşım türlerini kullanmalarını teşvik etmektedirler. Bu bağlamda, toplu taşıma ve mikro hareketlilik işletmecileriyle yakın iş birliği kurarak sürdürülebilir farklı ulaşım türleri tanıtarak, seyahat sürelerini de azaltmaya çalışmaktadırlar.
Yetkililer, toplu taşıma işletmecilerinin olası felaketlere karşı dayanıklılığını ve farklı ulaşım türleri ile birarada kullanımını arttırmaya çalışmaktadırlar. Örneğin, COVID-19 pandemisi süresince yaşanan endişeler, bisiklet kullanımını arttırmıştır. E-bisikletler, her yaştan yolcunun düzenli olarak seyahat ettiği bir ulaşım aracı haline gelmiş, gidilen mesafeleri önemli ölçüde arttırmıştır. Avrupa’da bisiklet satışlarının 2030 yılına kadar yılda 30 milyona ulaşacağı, bu rakamın 2019’a göre %47 artacağı ve bu büyümenin büyük kısmının e-bisikletlerden geleceği tahmin edilmektedir. Tabii ki toplu taşımada, taşınabilir bisikletlere izin verilmesi bu artışa katkıda bulunmaktadır.