Kula Halkası (The Kula Ring) Örneğiyle Antropolojide İşlevsel Yaklaşım
Yazan: Elif Kanber Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Antropolojide işlevselcilik akımının kurucusu Bronislaw Malinowski’dir. Kendisi, Wilhelm Wundt’un şu düşüncesinden etkilenmiştir: “Bir toplum, bütün yönleriyle birlikte ele alınmalıdır. Birbirini bütünleyen ve tamamlayan farklı alanların toplamı olarak değerlendirilmelidir. Bu analiz, eş zamanlı bir yaklaşımla yapılmalıdır.” (Yani tarihsel değil, o ana dair yatay analiz yapılmalıdır.)
Kendisi 1915-1918 yılları arasında Kuzeybatı Yeni Gine’de Trobriand Adaları’nda araştırmasının ilk bölümünü gerçekleştirmiştir. (Bu bölge 22 küçük adadan oluşur.) Çalışmasında, Henry Morgan ve Emile Durkheim’ın ‘ilkel’ kavramının “kurmaca” yönlerini eleştirmiştir. Bu eleştirisinde, ilkellerin ekonomisi üzerine yapılan yorumlardaki ‘komünel’, ‘kapitalist’ ya da ‘anonim ortaklık’ gibi kavramların, o günün Batı toplumlarındaki ihtiyaçlara göre ortaya çıktığını, o günün bu kavramlarının Batılı olmayan toplumları anlarken çarpık bir bakışa yol açtığını belirtmiştir. Malinezya toplumundan örnekler vererek önemli bir tespitte bulunmuştur:
Her “ilkel’’ toplumun ekonomisi, karşılıklılık (reciprocity) ilkesine dayanır. Yani bir ekonomik sistem, temelinde kârın maksimizasyonuna dayalı olmayabilir.
“Kula takası” tüm ilkel ekonomi sistemine ışık tutmuştur.
Kula Halkası ya da Kula Zinciri
Trobriand Adaları’nda yaşayanlar, iki yılda bir pusulası bile olmayan kanolarla açık denize açılarak mwali denen beyaz deniz kabuğundan yapılmış bileklikler ve soulawa denen kırmızı deniz kabuğundan yapılan kolyeleri hediye vermek üzere komşu adaları ziyaret ederlerdi.
Bu ziyaretler, ev sahibi ada halkı tarafından büyük kutlamalarla karşılanırdı ve sosyal evrimci akıma göre bu davranışlar, ilkel ekonominin ilk örnekleri olan takas sisteminin örnekleriydi. Ancak takas edilen bu nesneler ne çok pahalı malzemelerden üretilmişti ne de yapılırken büyük bir emek harcanmıştı. Buna rağmen yüklenilen bu yüksek değer, Malinowski’yi bu durumu yeniden düşünmeye itti.
Malinowski, paraya benzetilen bu deniz kabuklarının çok daha farklı bir işlevi olduğunu keşfetti.
Bir kere Kula ağına takılan, bir daha çıkamaz. Sürekli alıp verme ilişkisi içerisindedir. Deniz kabuklarını yaşam boyu diğer adadaki eşlerinden alanlar, onlara büyük değer verir; Kula ağındaki her insan bir noktada Kula malzemelerinin hepsini alır (yani Kula ağındaki her nesne, herkesin eline en az bir kere geçmiş olur.) Onları bir süre elinde tutar, sonra zincirdeki diğer kişilere aktarır (kutsaldırlar ama elde fazla tutulması lanet getirir.) Hediye ile karşı-hediye arasında geçen süre, hediyeyi veren adına, partnerinin de kendi hakkını vereceğine duyulan güvenin bir ifadesidir. Bir insanın saygınlığı ona bağlı olduğu için deniz kabuklarının geri dönmesini sağlayacak iyi niyet ve sevgi için büyü yaparlar.
Kula halkası, bir sürü adayla bu adaların ekonomisini birbirine bağlar. Malinowski ayrıca Kula’nın siyasal niteliğine; zincirdeki erkeklere iç statü sağladığına, Trobriandlılar Kula partneri oldukları adalılara saldırmaya son derece soğuk baktıkları için barışı tazeleyerek Kula ticaretinin adalar arasındaki siyasal istikrarı güçlendirdiğine dikkat çekmiştir. Ona göre, Kula etrafında kurulan karşılıklı ilişkilerin hepsi (saygınlık, siyasal nüfuz, ticaret ve hediye verme) ‘organik bir bütün’ü, toplumu oluşturur. Bu kapsamda, toplumdaki her unsurun bir işlevi vardır denebilir.
Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Trobriand_Islands
van Oven, M., 2014. “Human genetics of the Kula Ring: Y-chromosome and mitochondrial DNA variation in the Massim of Papua New Guinea”, https://dx.doi.org/10.1038%2Fejhg.2014.38, (Erişim tarihi: 22 Mayıs 2020)
Goin, Chelsea Miller, 2015. “Malinowski’s ethnographic photography: Image, text and authority”, https://doi.org/10.1080/03087298.1997.10443719, (Erişim tarihi: 22 Mayıs 2020)