Rosalind Franklin (25 Temmuz 1920- 16 Nisan 1958)
Çeviren: Ada Ilgın Düzenleyen: Ümit Sözbilir
DNA’nın çift sarmal yapısının keşfedilmesine yardımcı olan kimyager
Rosalind Franklin, DNA’nın çift sarmal yapısının keşfedilmesine olan önemli katkılarıyla tanınır. Onun hikayesi son yıllarda bilimsel çalışması yaşam süresi boyunca gözardı edilen kadın olarak ün kazandı.
Tarih kitaplarına göre –hatta hızlıca yapılan Google araştırmasına- 1953’te DNA’nın yapısını James Watson ve Francis Crick keşfetmiştir. Bu ikili 1962 yılında Nobel ödülünü Franklin’in eski meslektaşı Maurice Wilkins ile paylaştı. Bunu takip eden yılda, Crick bir mektupta “Yapıyı elde etmemizde yardımcı olan verileri çoğunlukla Rosalind Franklin’den edinmiştik.” diye itiraf etti.
Peki Franklin nasıl bilimsel başarıya bu kadar yaklaştı fakat ismi tarihte hiç geçmedi?
Franklin 1920 yılında Londra’da doğdu. Özel okullarda ve Cambridge Üniversitesinde öğrenim gördü. Bilime erken yaşta tutku gösterdi; mezun olduktan sonra İngiliz Kömür Kullanımı Araştırma Derneğinde (BCURA), 1925’te Cambridge’ten doktorasını almasını sağlayacak kömürün yapısı üzerine araştırmacı kimyacı olarak çalıştı. Savaştan sonra, karbon atomlarını x ışını kullanarak analiz etmede uzman olacağı Paris’te iş buldu.
Londra King’s College’deki DNA üzerine çalışan ekibe katılmasına öncülük eden şey bu uzmanlık alanıydı. Söylentilere göre Franklin ve yeni meslektaşı Maurice Wilkins birbiriyle iyi anlaşamıyorlardı ama buna rağmen araştırmalarında aşama kaydettiler. Mayıs 1952’de Franklin bir gün ünlü olacak olan DNA’nın x ışını kırınım yapısını gösteren fotoğrafı çekti: Photo 51.
Franklin ile aynı zamanlarda DNA üzerinde çalışan Watson ve Crick, DNA’nın çift sarmal yapıda olabileceğine dair önsezilerini kuvvetlendiren Franklin’in araştırmasından bu fotoğrafı gördüler. İkili önsezilerini destekleyecek kanıt bulduklarında Nature dergisinde keşiflerini açıkladılar. Dergide Franklin ve Wilkins’in katkılarından bahsediliyordu fakat Watson daha sonra elde ettiği verinin aslında “hırsızlık” olduğunu durumdan rahatsız olmadan açıkladı ve hoşnutsuz olan Wilkins’e “Aynı sofrada oturan dostların oluşturduğu bir masadan seni atmış olabiliriz ama bu itirafımı al ve hoşnut ol.” dedi.
Bu zamanlarda Franklin, tütün mozaik virüsünün yapısını incelediği Birkbeck College’deki King’in örütbilim laboratuvarını bırakmıştı. Çalışmasında çok başarılıydı ve 1958’de Brüksel’de düzenlenen Dünya Bilim Sergisi’nde sergilemesi için virüsün modelini hazırlaması istendi.
Franklin sadece 38 yaşında, Watson, Crick ve Wilkins’in Nobel Ödülü almasından birkaç yıl önce yumurtalık kanserinden vefat etti. Mezar taşındaki yazıtta “Virüsler üzerindeki çalışması insanlığa kalıcı bir fayda sağladı.” yazar. Şimdi onun mirası bundan daha da ötede. Ölümünden elli yıl sonra Franklin’in kız kardeşi geçen bu yıllarda Franklin’in ününün arttığını söyledi. Bunu feminist hareketin yükselişine ve aynı zamanda Watson’un anı yazısı olan “İkili Sarmal: DNA Yapı Çözümünün Öyküsü” (Bu kitabın Türkçesi 1993 yılında TÜBİTAK tarafından basılmıştır.) adlı kitapta ablasının iyi bir şekilde anlatılmış olmasına atfediyor.
Rosalind Franklin Nobel ödülünü kaçırmış olabilir fakat kardeşinin söylediğine göre bugün birçok farklı alanda hatırlanıyor. Onun ismi ödülleri, bilim enstitülerini ve hatta Chicago’daki bir üniversiteyi onurlandırıyor. 2020’de ise onun mirası uzaya genişleyecek; planlanana göre Rosalind Franklin’in ismi Mars gezegenini keşfetmek için gidecek olan keşif aracına verilecek.
Kaynak: https://www.newscientist.com/people/rosalind-franklin/