Sosyal Medya Kullanımının Üzerimizdeki Etkileri
Yazan: Mert 3.Karakaya
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Akıllı telefon ve sosyal medya kullanımı hayatımızın olağan bir parçası hâline geldi. Yaşamımıza oldukça farklı unsurlar katan bu araçlar ve platformlar kimi zaman istenmeyen etkilerle de yüzleşmemize sebep olabiliyor. Bu yazının amacı sosyal medya kullanımının ruhsal sağlığımıza ve bilişsel süreçlerimize olan etkisi hakkında detaylı bilgi edinmektir. Alanyazında bu konuyla ilgili bulgular incelenmiş, tartışılmış ve aktarılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda sosyal medya kullanımının olumlu ve olumsuz etkilerine ulaşılmıştır. Sorunlu sosyal medya kullanımının depresyon, anksiyete, uyku sorunları gibi bir dizi olumsuz etkisi olduğu görülmektedir. Yazının son başlığında olumsuz etkilerden nasıl korunabileceğimize dair öneriler sunulmuştur.
Giriş
Akıllı telefon kullanımının yaygınlaşması insanların son zamanlarda yaşadığı en önemli hayat tarzı değişiklikleri arasında sayılabilir. Yaklaşık 20 yıl önce hayatımıza girmiş olan akıllı telefonlar günümüzde yeri doldurulamaz teknolojilerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Telefonlarla birlikte gelişen bir başka önemli kavramı da gözden kaçırmamakta fayda var: sosyal medya. Her gün milyonlarca insanın telefonlarında göz attığı sosyal medya uygulamaları kimi zaman problem diyebileceğimiz kullanım alışkanlıklarına da dönüşebiliyor.
Bu yazıda akıllı telefon ve sosyal medyanın yoğun kullanımının üzerimizdeki etkilerini incelemek amacıyla yapılmış araştırmalar incelenmiştir. Sosyal medyadan kaynaklanan olumsuz etkilerle başa çıkmak için ipuçlarına da değinilmiştir.
Modern Sosyal Medya Tarihi
Sosyal medya, kullanıcılar tarafından oluşturulan içerikler aracılığıyla diğer kullanıcılarla etkileşime geçebildiğimiz ve kendimizi sergileyerek dar veya geniş kitlelerle hem gerçek zamanlı hem de eşzamanlı olmayacak şekilde iletişim kurabilmemize olanak sağlayan internet tabanlı kanallar olarak tanımlanmaktadır [1].
2004 yılında sadece belirli ABD üniversitelerinde okuyan öğrencilere sunulan The Facebook [2], sosyal medyanın gelişiminde öncü bir rol oynadı1. Facebook’tan bir yıl sonra Reddit [4] ve YouTube [5], iki yıl sonra da Twitter veya şimdiki adıyla X [6] kuruldu. Bu dönemlerde YouTube videoları haricinde paylaşımlar çoğunlukla metinlerle gerçekleşmekteydi.
2010 yılında ise sonraki yıllarda sosyal medyada yapılacak paylaşımlara yön verecek olan Instagram [7]ve Pinterest [8] gibi fotoğraf paylaşma odaklı siteler faaliyete geçti. 2011 yılında diğer kullanıcılara fotoğraf ve metin gönderebileceğiniz Snapchat [9] ortaya çıktı. 2013 senesinde ortaya çıkan, kısa videoların ilk örneği diyebileceğimiz Vine [10] platformu internet âleminin yeni göz bebeği hâline geldi.Ek olarak aynı yıl içinde Facebook şirketi, Instagram platformunu bünyesine kattı [11].
2016 yılında ByteDance şirketi TikTok platformunu kurdu [12] ve 2017 yılında son derece popüler olan Musical.ly uygulaması ile birleşme kararıaldı [13]. Kısa sürede milyonlarca kullanıcıya ulaşan bu uygulama rakiplerin de benzeri atılımlar gerçekleştirmesine ilham sağlamış gibi gözüküyor ki sonraki yıllarda YouTube Shorts [14] ve Instagram Reels [15] gibi özellikler de kullanıcılara sunuldu. Ayrıca COVID-19 döneminde hızla parlayan Clubhouse [16] ve son yılların popüler uygulamalarından BeReal [17] gibi platformlar gelecek yıllarda yeni sosyal medya ağlarının ortaya çıkabileceğinin sinyalini vermektedir.
Sosyal Medya Kullanımı Bizi Nasıl Etkiler?
Statista tarafından paylaşılan verilere göre 2012 yılında sosyal medya kullanımı dünya genelinde ortalama 90 dakika olarak gözlenmektedir. Aradan geçen 11 yılın ardından bu süre dramatik bir artışla 151 dakikaya yükselmiştir. Üstelik bu süre zarfında çoğunlukla yükseliş eğiliminde olduğunu belirtmek gerekir [19].
Öncelikle sosyal medya kullanımına dair bir tanımlama yapmak konuyu irdelemek için faydalı olacaktır. Alanyazında patolojik sosyal medya kullanımının araştırılmasında farklı isimlendirmeler kullanıldığını görmek mümkündür.2 Bunların arasından sorunlu sosyal medya kullanımının bu yazının içeriği için daha uygun ve kapsayıcı bir isimlendirme olacağı düşünülmektedir.
Sorunlu sosyal medya kullanımı, bağımlılık benzeri örüntüler ve davranışlar sergilemeye sebebiyet verecek ölçüde sosyal medya kullanma şeklinde tanımlanabilir. Detaylandırmak gerekirse bu kişiler sosyal medya kullanamama durumlarında rahatsızlık duymakta, sosyal medya kullanmaya yönelik bir iştah duymakta ve gün içerisinde yoğun bir şekilde sosyal medya kullanımı davranışı sergilemektedir. Ayrıca sorunlu sosyal medya kullanımı, sosyal ağlara aşırı seviyede ilgi ile akademik, sosyal ve kişilerarası davranışlarda olumsuzluk yaşama ile karakterize edilmektedir [20]. Örneğin yapacak başka işleri olmasına rağmen sosyal medyaya girmekten kendini alıkoyamayan bir kişi sorunlu sosyal medya kullanımı belirtilerinden birini sergilemektedir. Fakat sorunlu sosyal medya kullanımını direkt bir bağımlılık yerine davranışsal bir bağımlılık olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.3
Sosyal Medya Kullanımının Bilişsel Etkileri
Alanyazında yer alan bulgular, sosyal medya kullanımının bilişsel süreçlerimize etki ettiğini raporlamaktadır. Örneğin 2020 yılında 782 katılımcı ile yapılan bir çalışma, günlük sosyal medya kullanımının bellek hatalarıyla pozitif ilişkili olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bir başka deyişle sosyal medya kullanımı arttıkça bireylerin bir odaya niye girdiğini ya da hatırlaması gereken önemli bir bilgiyi unutma sıklığının arttığı bulunmuştur. Buna aracı olan etkenin ise sosyal medyadan kaynaklanan olumsuz duygular olduğu belirtilmektedir. Özetle, sosyal medyanın olumsuz duyguları tetiklediği ve bellek hatalarını artırdığı vurgulanmaktadır. [22]
2021 yılında yapılan bir başka araştırma ise sosyal medya kullanımının bellek performansını düşürdüğüne yönelik bulgular sunmaktadır. Lübnanlı 466 yetişkin ile yapılan araştırma sorunlu sosyal medya kullanımının bellek performansı ile olumsuz ilişkisi olduğunu belirtmekte, aracı faktör olarak ise kaygıyı göstermektedir [23].
Yapılan araştırmalar sorunlu sosyal medya kullanımının bellek performansından daha fazlasını etkilediğini belirtmektedir. 2022 tarihli bir araştırmada sorunlu sosyal medya kullanımına sahip katılımcıların odaklanma gerektiren görevlerde dikkatlerinin kolayca dağıldığı ifade edilmiştir. Sosyal medyanın ise bu durumu daha da şiddetlendirdiği belirtilmektedir. Bununla birlikte sosyal medyanın çoğu zaman bir “başa çıkma mekanizması” olarak kullanıldığı vurgulanmıştır. Farklı bir gerçekliğe kaçış olarak ifade eden sosyal medya kullanımının savsaklama davranışına ve görevlerden uzaklaşmaya neden olduğu açıklanmaktadır [24].
Bilişsel süreçler için önemli bir rol oynayan uyku da sosyal medya kullanımından etkilenmektedir. 18-59 yaş arasında 814 yetişkin Avustralyalı katılımcılı ile yapılan bir çalışmada sosyal medya kullanımın uyku kalitesi ile negatif yönde bir ilişkisi olduğu görülmüştür. Özellikle günde 3,5 saatin üstünde sosyal medya kullanan katılımcıların 2 saatten daha az sosyal medya kullanan katılımcılara kıyasla iki kat daha kötü uyku kalitesine sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır [8]. Ergenlerle yapılan bir başka araştırma ise gece sosyal medya kullanımının uyku öncesi bilişsel uyarılmayı artırdığı, uyku başlangıcını geciktirdiği ve daha kısa süre uyumaya sebebiyet verdiğini göstermektedir [26].
Sosyal Medya Kullanımının Ruh Sağlığına Etkileri
Bilişsel süreçlerde olduğu gibi sosyal medya kullanımının ruh sağlığı üzerinde de etkileri mevcuttur. Geniş örneklemlere sahip meta analiz çalışmaları, sorunlu sosyal medya kullanımının depresyon ile ilişkili olduğunu göstermektedir. 451.229 katılımcının incelendiği bir meta analiz araştırması sosyal medya kullanım süresinin ve yoğunluğunun depresif belirtiler ile düşük seviyede pozitif bir ilişkisi olduğunu belirtmektedir. Başka bir ifadeyle, sosyal medya kullanım süresi ve sosyal medyanın bireyde oluşturduğu duygusal tüketim arttıkça depresif belirtiler de artış göstermektedir. Dahası sorunlu sosyal medya kullanımı ile depresif belirtilerin orta seviyede ilişkili olduğu ifade edilmektedir [27].
Benzer sonuçlara sahip bir başka araştırmada ise 244.676 katılımcının verilerine göre sorunlu sosyal medya kullanımın depresyon ve yalnızlık gibi stres oluşturucu etmenler ile pozitif ilişkili olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte sorunlu sosyal medya kullanımının yaşam doyumu, özgüven gibi iyi oluş hâli sağlayan etmenler ile negatif ilişkili olduğu raporlanmaktadır [28].
Kesitsel yöntem4 ile gerçekleştirilen bir çalışma ise ABD’de yaşayan 1.749 genç yetişkinin (19-32 yaş) sorunlu sosyal medya kullanımının depresif semptomlar ile pozitif ilişkiye sahip olduğunu göstermektedir [29]. Depresyonun yanında farklı bulgulara da ulaşan bir başka sistematik derleme ve meta analiz çalışmasında da sorunlu akıllı telefon kullanımının anksiyete ile pozitif ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır [30].
Sosyal medya kullanımı ruh sağlığını etkileme konusunda aracı olabilecek etmenlerle de ilişkilidir. Örneğin sosyal medya bağımlılığının incelendiği bir başka kesitsel çalışma ise sosyal medya kullanımının ruh sağlığı ve akademik performans ile negatif yönlü bir ilişkisi olduğunu raporlamaktadır. Ayrıca sosyal medya bağımlılığının özgüven ile de negatif ilişkiye sahip olduğu ve ruh sağlığının etkilenmesinde özgüvenin aracı rol oynadığı belirtilmektedir [31]. 659 öğrenci ile yapılan farklı bir araştırma da sosyal medya kullanımının akademik performans ile negatif yönde ilişkisini vurgulamaktadır [32].
11, 13 ve 15 yaşındaki katılımcılar ile yapılan bir başka araştırma ise sorunlu sosyal medya kullanımının birçok sağlık sorunuyla ilişkili olduğunu bulmuştur. Bu sağlık sorunları arasında baş, omuz ve boyun ağrıları, huzursuz hissetme ve gerginlik, yalnızlık hissi, daha az uyuma ve yorgun uyanma, fiziksel hareketsizlik şikâyeti gibi başlıklar yer almaktadır. Sorunlu sosyal medya kullanımına sahip kişilerin kimi sorunlarda sosyal medya kullanmayan kişilerden iki kat kimi sorunlarda ise üç kat daha yüksek şikâyetleri olduğuna dikkat çekilmektedir [33].
Görüldüğü üzere araştırmalar özellikle sorunlu sosyal medya kullanımının birden fazla ruhsal ve fiziksel sağlık sorunu ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Ancak 2020 tarihli boylamsal bir çalışmada ergen ve genç yetişkinlerden oluşan 500 kişilik bir örneklemden 8 yıl boyunca alınan ölçümler sosyal medya kullanım süresi ile depresyon ve anksiyete arasında anlamlı bir ilişki olmadığını raporlamakta. Bu durum aslında sorunlu sosyal medya kullanımının yalnızca ekran süresiyle ilişkili olmadığına dair bir bulgu olarak yorumlanıyor. Araştırmacılar sosyal medya kullanımında içeriğin ve bağlamının incelenmesinin ortaya çıkan ruhsal sorunları anlama konusunda faydalı olabileceğini dile getiriyor [34]. Örneğin YouTube’u dersleriyle ilgili videolar izlemek için kullanan bir öğrenci sosyal medyada ilgilenilen içeriğin ne kadar önemli olduğuna iyi bir örnek olacaktır.
Araştırmanın bulguları sosyal medya kullanımının yalnızca zararlı olmadığına göz kırpar nitelikte bilgiler sunmaktadır. Her ne kadar geniş örneklemli çalışmalar depresyon ve anksiyete gibi sorunların oluşumuyla ilgili bulgular sunsa da sosyal medyanın yalnızca zararlardan oluştuğunu söylemek yanıltıcı olacaktır. Kimi zaman sosyal medyanın zarar vermediğine dair bulguların yanı sıra sosyal medya kullanımının yararlı olabileceği noktalar da mevcuttur.
Faydaları ve Zararları
Önceki başlıklarda değindiğimiz gibi, sosyal medya anksiyete, depresyon, yalnızlık, düşük uyku kalitesi gibi sorunlarla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca sosyal medya kullanıcıları arasında artan stres seviyeleri, beden görünüşü memnuniyetsizliği ve yaşam doyumunun azalması, hatta kendine zarar verme ve intihar düşünceleri gibi durumlar da gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, sosyal medyada yapılan beden görünüşü yorumlarının anoreksiya, bulimiya ve obezite gibi sorunlarla ilişkili olduğu ifade edilmektedir. Ek olarak siber zorbalık ve güncel gelişmeleri kaçırma korkusu (FoMO veya “Fear of Missing Out” olarak bilinir) gibi olumsuz etkilere yol açabilmektedir [35].
Sorunlu sosyal medya kullanımı kişilerarası ilişkilere de etki etmektedir. Siz bir şey anlatırken, çevrenizdeki kişilerin sizi dinlemediğini ve telefonlarına odaklandıklarını hissetmiş olabilirsiniz. “Phubbing” ismi verilen ve dilimizde tam bir karşılığı olmayan bu davranış da bulgulara göre sosyal medya kullanımı ile artış göstermektedir [36].
Zararları oldukça korkutucu gözükse de sosyal medya kullanmanın sadece risklerden oluştuğunu söylemek mümkün değildir. Yapılan araştırmalar sosyal medya kullanımının şu alanlarda fayda sağladığını göstermekte:
- Sosyal ilişkiler kurabilecek destek gruplarına ve topluluklara erişim sağlamak [35][37][38]
- Ruh sağlığı okuryazarlığına destek sağlamak [38]
- Etiketlemenin azalmasına yönelik bilgilendirmeler yapabilmek [39]
- Ruh sağlığı ile ilgili kaynaklara ve profesyonellere daha kolay ulaşmak [35]
- Mizah ve etkileşimle iyi oluş hâlini artırmak/stresi azaltmak [40]
Sosyal Medyanın Olumsuz Etkilerinden Nasıl Korunabiliriz?
Sosyal medya kullanımının zararlarından uzak durmak aslında bu platformları nasıl kullandığımız ile ilgili gibi gözüküyor. Bir sosyal medya kullanıcısının dikkat etmesi gereken ana unsurları şu üç başlıkta toplayabiliriz:
- Sosyal medyaya ayrılan vakit ya da kullanım süresi,
- Sosyal medyada incelenen/maruz kalınan içerikler,
- Sosyal medya kullanma veya kullanmama sonucunda hissedilenler.
Eğer sosyal medya kullanımının size zarar verdiğini düşünüyorsanız atabileceğiniz ilk adım süreyi azaltmak olabilir. Kullanım süresini azaltmak, sorunlu sosyal medya kullanımından uzaklaşmak için güçlü bir başlangıç olacaktır.
Sosyal medyada incelediğiniz içeriklerin de olumsuz etkilere sebebiyet verdiğini yapılan araştırmalardan görmek mümkün [34]. Bu nedenle takip ettiğiniz paylaşımların sizi nasıl etkilediğine dikkat etmek de faydalı olacaktır. Sizi mutsuz eden, kaygılandıran, telaşlandıran, öfkelendiren ya da olumsuz duygular uyandıran paylaşımları takip etmemek zararlardan uzak durmak için faydalı olabilir.
Yapılan çalışmalar sosyal medya kullanımının yanı sıra bazı aracı faktörlerin de ruh sağlığımıza zarar verdiğini göstermektedir. Bu nedenle sosyal medya kullanımını azaltmanın yanında uyku öncesi sosyal medya kullanımını azaltarak uyku kalitesini artırmak, sosyalleşmek, spor yapmak veya size iyi geldiğini bildiğiniz bir hobiyle ilgilenmek de genel iyi oluş hâlini artırma konusunda yarar sağlayacaktır.
Amerikan Psikoloji Birliği (APA) de sosyal medya kullanımı konusunda önerilerde bulunmaktadır. Ergenlerin maruz kaldıkları içeriklerin ebeveynlerin tarafından takip edilmesi gerektiğine özellikle vurgu yapılmaktadır. Bunun yanında APA, özellikle ergenlerin sosyal medya kullanımında:
- Siber zorbalığa5,
- Psikolojik olarak uyumsuz davranışlara (kendine ya da bir başkasına zarar verme, yeme bozukluğu davranışlarına teşvik etme gibi),
- Sosyal kıyaslama ya da görünüş/güzellik ile alakalı paylaşımlara maruz kalacakları ortamlardan ve içeriklerden uzak durmalarını önerdiği bir kaynak paylaşmıştır [42].
Bir alışkanlık kazanmanın zor olması gibi sorunlu sosyal medya kullanımını azaltmak da maalesef her zaman çok kolay olmayabilir. Sosyal medya kullanımınızın sorunlu düzeyde olduğunu düşünüyor, hayatınızı olumsuz olarak etkilediğini hissediyor ve kendi çabalarınızın yetersiz kaldığına inanıyorsanız bir uzmandan yardım almak yararlı olacaktır.
1Günümüzde en popüler sosyal ağlar arasında Facebook ilk sırada yer almaktadır [3].
2 Araştırmalarda “sorunlu internet kullanımı, sorunlu akıllı telefon kullanımı, sosyal medya bağımlılığı, sosyal ağ sitelerinin sorunlu kullanımı” gibi isimlendirmelerde de sosyal medya davranışları incelenmektedir.
3 Chamberlain, aralarında internetin aşırı kullanımını da barındıran patolojik davranış kalıplarını davranış bağımlılığı olarak tanımlamaktadır. [21]
4 Kesitsel analiz yöntemi, belirli bir zamanda toplanan veriler ile gerçekleştirilen çalışmalarda kullanılır. Boylamsal yöntemden farklı olarak zaman içerisindeki değişimi gözlemlemek kesitsel analizlerde mümkün değildir çünkü yalnızca tek bir zamanda ölçüm yapılır.
5 Siber zorbalık, dijital kanallar üzerinden gerçekleştirilen zorbalık türüdür. Sosyal medyada, çevrimiçi oyunlarda ve iletişim kurulabilen dijital platformlarda gerçekleşebilir. Kişilerin utandırılmasına, kızdırılmasına ya da korkutulmasına yönelik davranış kalıplarını içerir. [41]