Bilim TarihiÖzgün İçerikTarih

Vakanüvislik Kurumu ve İlk Vakanüvis: Mustafa Naim Efendi

Yazan: Oraj Algın      Düzenleyen: Esranur Maral

Özet: Osmanlı tarihini kayıt altına almak için 18. yüzyılın başlarında vakanüvislik kurumu kurulmuştur. Bu sayede yaşanan olaylar kayıt altına alınmış ve zamana karşı koymaları sağlanmıştır. İlk vakanüvis olan Mustafa Naim Efendi, yaptığı çalışmalarla tarih bilimine yeri doldurulamaz kaynaklar bırakmıştır.

Osmanlı tarihini kayıt altına almak için kendilerinden önce yazılanları derleyen ve kendi dönemlerinin olaylarını kayıt altına alan devlet tarihçilerine vakanüvis denir. Vakanüvislik kurumu 18. yüzyılın başlarında kurulmuştur. Arapçadaki vak’a (olay) ve Farsçadaki nüvis (yazıcı, yazan) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Vakanüvisliğin doğuşu hakkında çeşitli söylentiler vardır. Bunların en çok kabul göreni Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri gelen şehnameciliğin değişik şekildeki bir devamı olduğudur. Resmi açıdan birbirlerine benzeyen bu kurumlar amaç, araç ve ürünlerinin ana karakterleri bakımından birbirlerinden farklılık gösterir. Kelimenin ilk kullanımı 17. yüzyılın ortalarına uzanır. Bir vakanüvis bilimsel olarak İslam tarihi yazıcılığı geleneğine bağlıdır. Vakanüvisler genellikle ‘‘haceganlık’’ rütbesine ulaşmış kâtiplerden seçilirdi. Edebi yanları ağır basmaktaydı ama bunun yanında ilmi tarihçilik anlayışına da sahiptiler. 

Vakanüvislik için belli başlı özelliklere sahip olmak gerekirdi ve bunlar tayinleri esnasında yazılan belgelerde bulunurdu. Örneğin Anadolu Muhasebecisi Ahmet Vasıf, etraflıca düşünme ve kavrayış becerilerine sahip olduğu için vakanüvis olabilmiştir. Mehmet Pertev Efendi’de gece gündüz ilimle haşır neşir olduğu için vakanüvisliğe getirilmiştir.  Vakanüvisler hem bulundukları dönemin olaylarını takip edip yazmak hem de kendinden öncekilerden arda kalan tamamlanmamış çalışmaları tamamlamakla görevlendiriliyorlardı. Bu şekilde olaylar kesintisiz olarak kaleme alınırdı. Bir vakanüvis ölürse notları hemen bir başkasına verilir ve kaldığı yerden devam edilirdi. Vakanüvislik devletin ayrıcalıklı bir hizmeti olduğundan bu hizmette çalışanların işlerini yürütebilmeleri için kendilerinden hiçbir şey esirgenmezdi. Avrupa’daki haberler devlet tarafından vakanüvislere faydalanmaları için verilirdi. Vakanüvisler her sene başında yazdıkları cüzleri padişaha sunması için sadrazama verirlerdi. Daha sonra eğer düzeltilmesi gerekirse yazar tarafından düzeltilir, daha sonra padişaha sunulurdu. 18. yüzyıldan sonra vakanüvislere güvensizlik duyulduğundan bazı devlet sırlarının açıklanmadığı olmuştur.

Osmanlı’da tarih yazıcılığını gösteren bir minyatür. (Kaynak: http://www.yesilgolgelicamlar.com/osmanli-tarih-yaziciligi/)

İlk Vakanüvis Mustafa Naima Efendi

Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa tarafından Şarihülmenarzade Ahmet Efendi’nin tarih taslaklarını yazıp düzenlemekle görevlendirilen Mustafa Naima Efendi, birkaç cüz yazıp padişaha takdim ettiği için kendisine maaş bağlanmıştır. Böylece vakanüvislik resmi bir devlet görevi haline gelmeye başlamıştır.

Mustafa Naima Efendi 1655’te Halep’te doğmuştur. O buraya daha önce yerleşmiş bir yeniçeri ailesine mensuptur. Eğitimine burada başlamıştır. 1680’de İstanbul’a gelip Baltacılar Ocağına yerleşti. 1687’de Divanıhümayun kâtibiyken daha sonra kendisi gibi aynı ocakta yetişen Kalaylıkoz Ahmet Paşa’nın divan efendisi olur. Naima ilim ve irfan düşkünü olması sebebiyle Amcazade Hüseyin Paşa’nın sevgisini kazanmıştır. Paşa ona Şarihülmenarzade Ahmet Efendi’nin tarih taslaklarını verir ve ondan bunlara dayanarak bir eser yazmasını ister. Naima böylelikle ilk devlet tarihçisi olur. Eserin adı Ravazatü’l Hüseyn fi Hülasati Ahbari’l Hafikayn’dır. Mustafa Naima Efendi daha sonra belirli aralıklarla 3 defa Anadolu muhasebeciliği görevini de üstlenmiştir. Bir dönem Hanya’ya sürgüne gönderildi ancak daha sonra hanımının Çorlulu Ali Paşa’ya verdiği dilekçe üzerine affedildi ve bir süre Bursa’da yaşadıktan sonra tekrar İstanbul’a döndü. Daha sonra teşrifatçıbaşılığı görevinde de bulundu. Mustafa Naima Efendi 1716’da Balyabadra’da vefat etti.

Mustafa Naim Efendi (Kaynak: https://www.dersimiz.com/bilgibankasi/mustafa–naima–efendi-hakkinda-bilgi-1410

Ravazatü’l Hüseyn fi Hülasati Ahbari’l Hafikayn

Tarih-i Naima olarak da bilinen bu eser uzun bir girişe sahiptir. Kronolojik olarak düzenlenmiştir. Renkli betimlemeleri, roman tarzı anlatımı ve sürükleyiciliği sayesinde epey bir ilgi görmüştür. 1574-1659 yılları arasındaki olayları konu alır. Başta Kâtip Çelebi olmak üzere birçok 17. yüzyıl tarihçisinden yararlanan bu eser 1.400 başlıktan oluşmaktadır. Kitap 1734’te İbrahim Müteferrika Matbaasında 2 cilt, 1843’de İstanbul’da 1 cilt, 1863’te İstanbul Matbaa-i Amire’de 6 cilt olarak basılmıştır. Yurt dışındaki çoğu ülkedeki birçok yazma İstanbul’daki basımın kopyasıdır. Eserin yeni harflerle basımı Zuhuri Danışman ve Mehmet İşpirli tarafından yapılmıştır. Mustafa Naima Efendi hakkında en çok araştırma yapılan Osmanlı tarihçilerinin başındadır. Naima Efendi’nin bunun dışında birkaç siyasi risale eseri de bulunmaktadır.

Referanslar
İpşirli, M. (2006). Naima. Kütükoğlu, B. (2012). Vak’anüvis.Öztürk, N. (2013). Osmanlı Tarihçileri. Bilge Kültür Sanat.

OrajAlgin

Merhaba. Ben Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisiyim. Bilimin insanlığın tek bilgi kaynağı olduğuna inanıyorum. Bu yüzden hayalim bir gün tarihçi olup zamanın akışına karşı koyan tarih bilimi başta olmak üzere tüm bilimlerin gelişmesi ve ilerlemesi için çalışmak. Gelecek Bilimde'de Tarih kategorisi altında yazılar yazıyorum.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu