Ötanazi ve Türk Hukuk Sistemi Hakkında Kısa Bir Değerlendirme
Yazan: Ömer Samet Kırdar
Düzenleyen: Ümit Sözbilir & Esranur Maral
Özet: Bu yazımızda ötanazinin kelime kökenleri ve tanımıyla beraber asıl olarak Türk hukukundaki izleri üzerinde durulacaktır. Ötanazinin hak olup olmaması, yasal olduğu ülkeler, ülkemizdeki yasallığı, ötanazi için gerekli şartlar, aktif ve pasif gibi ötanazi türleri, ceza kanunları ve diğer kanunlardaki dayanak noktalarına değinilerek kısa bir değerlendirme ele alınmıştır.
1. Giriş
Yaşam hakkı insanın en temel hakkıdır. Bu dünyanın neresinde olursa olsun her zaman korunması gereken bir haktır. Ötanazide korunan hukuksal yarar ise yaşam hakkıdır. Buna karşın her insanın yaşam hakkı olduğu gibi ölme hakkı da vardır. Bu sebeple çoğu ülke ötanaziyi bir hak olarak tanımlarken kimi ülkeler de gerek dini gerek ahlaki olarak bu hakkı ya yasaklamışlar ya da belirli şartlara tabi tutmuşlardır.
2. Ötanazi
2.1. Tanım Olarak Ötanazi
Ötanazi kelimesi aslen Yunanca ευθανασία θάνατος [2] (eu thanatos) yani güzel ölüm kelimesinden gelmektedir. Fransızca euthanasie veya İngilizce euthanasia yani bir kimseyi acı çekmemesi amacıyla öldürme sözcüğünden Türkçemize geçmiştir. Ötanazi, tıp bilimi verilerine göre iyileşme olanağı olmayan veya dayanılmaz acılar içinde olan ve ölümü kaçınılmaz olan hastanın rızasına dayanarak tıbbi yollarla öldürülmesi veya ölüme terk edilmesi olarak tanımlanmaktadır [3]. Ötanazi çeşitli şekillerde yapılabilir. Ölüm hakkının kutsallığı gereği bunun resmi bir hekim tarafından, güncel tıp biliminin en son imkânları kullanılarak acısız bir şekilde yapılması da gereklidir.
Ötanazinin gerçekleşmesi için hukuken:
1-Mevcut bir hastanın olması,
2-Tedavinin mümkün olmaması veya acının dayanılmaz olması,
3- Hastanın rızası gerekmektedir.
2.2. Ötanazi Türleri
Ötanazi hukuken farklı şekillerde kategorize edilebilir. Bunlar: Dar Anlamda Ötanazi, Geniş Anlamda Ötanazi, İradeye Bağlı Ötanazi, İrade Dışı Ötanazi, Aktif Ötanazi ve Pasif Ötanazi’dir. Bizim için bunlardan en önemlileri Aktif Ötanazi ve Pasif Ötanazi’dir.
Aktif Ötanazi, kişinin kendi isteği ve tıp biliminin son imkânları dahilinde, acısız olarak hekim tarafından hayatına son verilmesidir.
Pasif Ötanazi, kişinin yine kendi isteği ile fakat bir hekim tarafından değil tamamen kendisinin tedaviyi kesmesi ile gerçekleşir.
3. Ötanazi ve Türk Hukuku
3.1. Türk Hukuk Sistemindeki Görüş
Dünyada birçok ülkede ötanazi yasaldır. 2001’de Hollanda, 2002’de Belçika, 2009 Şubat’ta Lüksemburg ötanaziyi yasallaştırdı. Dünya genelinde ise Almanya, Kanada ve ABD’nin çeşitli eyaletlerinde ötanazi yasaldır.
Bunlar yukarıda da değinilen aktif ötanazidir. Ülkemizde aktif ötanazi yasal olmamasına karşın pasif ötanazi yasaldır. Kısacası hastanın tedaviyi reddetmesi de denebilir. Sağlık hukuku gereği hasta bu hakkını kullanırsa yani kendini ölüme terk ederse pasif ötanazi oluşur. Fakat bu durumda hastanın bunu hür iradesi ile istemiş olması gerekir. Yanlış yönlendirmeler ile hekimin sorumluluğu doğabilmektedir. Pasif ötanazinin dayanağı Hasta Hakları Yönetmeliği madde 25’tir [5]. Bu maddeye göre hasta kendi rızası ile tedaviyi reddedebilir ve böylelikle pasif ötanazi gerçekleşmiş olur.
Yaşam hakkını daha üst kabul eden hukukumuzun aktif ötanaziyi kabul etmemesinin en önemli yasal dayanağı ise Anayasamızın 17. Maddesidir [6]. Bu maddeye göre kişilerin vücut bütünlüğüne dokunulması tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazlı hâller dışında yasaklanmış ve kişinin yaşama, maddi manevi varlığını koruma hakları Anayasamız ile güvence altına alınmıştır.
Anayasamızın bu maddesinden hareketle hiçbir hekim hastasına ötanazi yapamaz. Yine Hasta Hakları Yönetmeliğinin 13. maddesinde de ötanazi açık bir dille yasaklanmıştır [7]. Bu hastanın rızası dahi olsa ötanazinin yasak olmasını ortaya koyar.
Peki, bir hekim rıza olsun veya olmasın bir hastaya ötanazi gerçekleştirirse ne olur? Bunun tek bir cevabı vardır o da kasten öldürme suçunun unsurlarının oluştuğudur. Kanunlarımız ötanaziyi doğrudan yasakladığı için hasta istese bile ötanazi yapan hekim Türk Ceza Kanunu madde 81’e göre hapis cezası alacaktır.
4. Sonuç
Şahsımca ötanazi hukukumuzda bir hak olarak tanımlanmalıdır. Kişinin yaşam hakkı ne kadar kutsal ise de ölme hakkı da kutsal olmalıdır. Fakat bu hakkın suistimal edilmemesi için çok sıkı şartlara tabi olması gereklidir. Bu hakkı sağlarken yaşama isteği olan hastaların yanında “Ötanaziyi düşünür müsünüz ?”1 [8] diye ısrar eden, baskı gösteren kişi ve hekimleri unutmamakla beraber bu hakkı kısıtlarken de Amerika’da yanan bir arabadan sağ kurtulan, vücudunda yanmayan yer kalmamış ve acılar içinde tedavi görüp ve yaşamaya devam etmiş olan Dax Cowart’ı2 [9] da unutmamak gerekir.
[1] https://www.aa.com.tr/tr/saglik/kanada-da-masrafli-hastaya-otanazi-baskisi/1221539
[2] Slotnik, D. E. Dax Cowart. (2019). Who Suffered for Patients’ Rights, Dies at 71. The New York Times.