Özgün İçerikPsikolojiTıp

Anoreksiya Nervoza ve Bulimiya Nervoza Arasındaki Fark Nedir?

Yazan: Mert 3.Karakaya

Düzenleyen: Ümit Sözbilir, Ceren Mısır

Özet: Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza kişinin hayatını oldukça olumsuz etkileyen beslenme ve yeme bozuklukları arasında yer almaktadır. Bu yazıda her iki bozukluk tanımlanmış ve aralarındaki farklar ele alınmıştır.

Giriş

Yeme bozuklukları esasında çok daha fazla kavramı1 içerse de birçok kişi için akla ilk gelenler anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozadır. İsimleri ve belirtileri büyük ölçüde benzeyen bu iki kavram sıklıkla karıştırılır. Bireylerin yeme davranışları ve kendi vücudunu nasıl algıladıkları ile ilgili olan bu bozuklukların birçok ortak noktası bulunur. Benzerliklerinin yanı sıra bu kavramları birbirinden ayırmamızı sağlayan belirtiler ve etmenler de bulunmaktadır. Bunlara göz atmadan önce her iki kavramın detaylarını öğrenmek faydalı olacaktır.

Anoreksiya Nervoza Nedir?

Anoreksiya nervoza, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı’nın beşinci versiyonunda (DSM-5) yer alan bir beslenme ve yeme bozukluğudur [1]. Bu bozukluk ilk kez 1980 yılında çıkan üçüncü versiyonda (DSM-III) ele alınmıştır. Ayrıca aynı versiyonda yeme bozuklukları kategorisi de kitaba eklenmiştir. [2]

Anoreksiya nervoza diğer yeme bozukluklarından farklı olarak gözle görülür ölçüde fiziksel değişikliklere neden olabilir. Bu bozukluğun tanısında yer alan en önemli unsurlardan birisi kişinin gereksinimlerinin altında enerji alması yani enerji alımını kısıtlamasıdır. Bunun sonucunda ise kişinin vücut sağlığına yansıyan bazı sonuçlar ile karşılaşmak mümkündür.

Anoreksiya nervoza bozukluğuna sahip bireylerin vücut kütlesi, kendi yaş aralığında ve cinsiyetinde sağlıklı olarak nitelendirilen bireylere kıyasla belirgin bir şekilde düşüktür. Ayrıca anoreksiya nervozanın şiddeti de bireylerin vücut kitle göstergelerine (VKG) bağlı olarak belirlenir. VKG’yi hesaplamak için bireyin kilogram cinsinden kütlesi metre cinsinden uzunluğunun karesine bölünür (kg/m2). Örneğin 2 metre uzunluğa ve 100 kilogram kütleye sahip bir bireyde VKG değeri 25 kg/m2 olacaktır.

20 yaşın üstündeki yetişkinler için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirtilen sağlıklı VKG aralığı 18,5 ile 24,9 şeklindedir. Bu aralığın altındaki bireyler normalden daha düşük kilolu olarak sınıflandırılmaktadır. [3]

DSÖ tarafından oluşturulan zayıflık kategorilerine göre DSM-5’teki şiddet sınıflandırması:

  • VKG’si 17 kg/m2 ve üstü olan bireyler için ağır olmayan düzeyde,
  • VKG’si 16-16,99 kg/m2 arasında olan bireyler için orta düzeyde,
  • VKG’si 15-15,99 kg/m2 olan bireyler için ağır düzeyde,
  • VKG’si 15 kg/m2’ninaltındaki bireyler için aşırı düzeyde anoreksiya nervoza olarak belirtilmektedir.

Ancak bir psikiyatrik bozukluk olmasından da anlaşılacağı üzere anoreksiya nervozanın bireyleri bilişsel olarak etkileyen etmenleri de bulunmaktadır. Bu bozukluğa sahip bireyler yoğun bir kilo alma ya da şişmanlama korkusu yaşarlar. Buna bağlı olarak da kilo almayı engelleyecek davranışlar (yemek yedikten sonra kusma, aşırı düzeyde egzersiz yapma gibi) sergilerler.

Bu bireyler vücut kütlesini ve biçimini algılama konusunda da sorun yaşarlar. Dışarıdan anlaşılır düzeyde düşük bir kütleye sahip olsalar bile anoreksiya nervozaya sahip bireyler kendilerini kilolu algılayabilirler. Ayrıca bu bireyler için vücut kütlesi ve biçimine atfedilen önem oldukça fazladır. [1] Bu nedenle kiloları konusunda takıntılı davranışlar ve yemek yeme ile aşırı uğraşma anoreksiya nervozaya sahip bireylerde görülmektedir. Örneğin bu bireyler kilo kontrolü için sık sık tartılabilir, görünüşlerini gizlemek için bol kıyafetler giyebilir, “sağlıksız” olarak nitelendirdikleri yiyeceklerden kaçınabilir ve yedikleri besinlerin kalori ve porsiyonları ile aşırı düzeyde ilgilenebilirler.

Anoreksiya nervozaya sahip hastalarda madde kullanımına dair yapılan bir araştırmada amfetamin, afyon ve esrar kullanımının bulimiya nervozaya sahip bireylere kıyasla daha yaygın olduğu sonucuna da ulaşılmıştır. [4] Aynı zamanda bu kişilerde menstrüel döngünün bozulması, saç dökülmesi, tırnakların kolay kırılması, açlık hissinin kaybolması, yeterli beslenmemeden kaynaklanan fizyolojik problemler ve hatta aşırı düzeydeki hastalarda ölüm bile görülebilmektedir. [5]

Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza
Anoreksiya nervozaya sahip kişiler kilo almaktan korkarlar. (Kaynak: Canva/pixelshot)

Anoreksiya Nervozanın Alt Türleri

Anoreksiya nervoza için belirtilen iki farklı alt tür bulunmaktadır. Bunlar bireylerin davranış örüntüleri ile ilişkili olarak adlandırılmaktadır. Anoreksiya nervozanın alt türleri; tıkınırcasına yeme/çıkarma türü ve kısıtlayıcı tür olarak ifade edilmektedir. [1]

Tıkınırcasına Yeme/Çıkarma Alt Türü

Tıkınırcasına yeme/çıkarma alt türündeki bireyler ise son 3 ay içerisinde tıkınırcasına yeme ya da çıkarma dönemleri yaşarlar. Bu bireyler kilo kaybı için tıkınırcasına yeme dönemlerini kusma, gerekli olmadığı hâlde idrar söktürücü ilaçlar veya müshil kullanma gibi sağlıklı olmayan çıkarma davranışları ile telafi ederler. Böylece istenmeyen kilo artışını çıkarma davranışları ile engellerler. Bu davranışa müdahale etmemek anoreksiya nervoza döngüsünün daha da şiddetlenmesine sebep olabilir.

Kısıtlayıcı Alt Tür

Kısıtlayıcı alt türdeki bireyler ise bir önceki alt türden farklı olarak daha katı diyetler yaparlar, neredeyse hiç yemek yemezler veya aşırı düzeyde egzersiz yaparak kilo kaybederler. Kısıtlayıcı tür anoreksik bireylerin son 3 ay içerisinde tıkınırcasına yeme ya da çıkarma davranışlarında bulunmaması gerekmektedir. Bir başka deyişle bu kişiler son 3 ayda aşırı düzeyde yemek yeme ve sonrasında bu davranışı telafi etmek ve kilo kaybetmek için kendini kusturma, gerek olmadığı hâlde idrar söktürücü ya da müshil kullanma gibi davranışlara başvurmazlar.

Bulimiya Nervoza Nedir?

DSM-5’te yer alan bir diğer yeme bozukluğu ise bulimiya nervozadır. Bu bozukluk ilk olarak 1979 yılında Gerald Russell isimli bir psikiyatrist tarafından adlandırılmıştır. 1987 yılında ise ilk defa ayrı bir yeme bozukluğu olarak DSM-3-R’de yer almıştır. [2]

DSM-5’e göre bir bireyin bulimiya nervoza tanısı alması için beş farklı temel koşul öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki bireylerin yaşadığı tıkınırcasına yeme dönemleridir. Bulimiya nervozaya sahip bireyler, çoğu kişinin yiyebileceğinden çok daha fazla sayıda ya da miktarda yiyeceği tüketirler. Ayrıca bu dönemde bireyler yemek yeme davranışını kontrol edemediğini, durduramadığını ya da ne kadar yemek yediğini denetleyemediğini hissedebilirler.

İkinci koşul bireylerin telafi edici davranışlarıdır. Bu bozukluğa sahip bireyler kilo almanın önüne geçmek için birtakım davranışlar sergilerler. Örneğin bu kişiler;

  • aşırı düzeyde egzersiz yapma,
  • neredeyse hiç yemek yememe gibi katı diyetler takip etme,
  • kendi kendini kusturma,
  • gerekmediği hâlde idrar söktürücü, laksatif2 etkiye sahip ilaçlar kullanma gibi davranışlar ile tıkınırcasına yeme dönemlerini telafi etmeye çalışırlar.

Telafi edici davranışların arasında bilimsel herhangi bir dayanağı olmayan ve zayıflattığı iddia edilen özel ilaçların, karışımların ve içeceklerin kullanılması ya da sipariş edilmesini de saymak mümkündür. İdrar söktürücü ve laksatif etkiye sahip bitki çaylarının gereksiz ve aşırı kullanımı da telafi edici davranışlar arasında yer almaktadır. Detoks ürünlerini zayıflama amacıyla kullanmak da benzer bir etkiye sahip olduğu için telafi edici davranışlar arasındadır. [6] Bunlara ek olarak bu bireylerde kilo alımını kısıtlamak için kalori saymak, yemekleri küçük parçalara ayırmak, yemek yemeyi uzun bir zaman dilimine yaymak gibi yeme davranışları da görmek mümkündür. Ayrıca kafein, tütün ve özellikle alkol tüketiminin bulimiya nervozaya sahip kadınlarda iştah bastırıcı olarak kullanıldığına dair bulgular da mevcuttur. [4]

Üçüncü bir koşul ise bireylerin kendilik değerlendirmesinde vücut biçimine ve kilosuna verdiği önemin düzeyidir. Bu bireyler vücutlarının ince ve kilolarının düşük olması için yukarıda listelenen davranışlara başvururlar. Eğer bu koşulları sağlayamazlarsa kendilerini daha değersiz hissetmeleri muhtemeldir. Örneğin kişinin kilo alması veya göbeğinin daha belirgin hâle gelmesi sonucunda kendine duyduğu saygı veya sevgi azalabilir.

Dördüncü koşul tıkınırcasına yeme davranışlarının ve telafi edici davranışların ortalama 3 ay içerisinde haftada en az bir kere olması gerektiğini belirtmektedir. Bulimiya nervoza tanısı almak için gerekli son koşul ise bireylerin anoreksiya nervoza koşullarını da karşılamamasıdır. Eğer anoreksiya nervoza koşulları sağlanıyorsa bulimiya nervoza tanısı koyulamamaktadır.

Bulimiya
Bulimiya nervoza bozukluğuna sahip bireyler tıkınırcasına yeme atakları yaşayabilirler. (Kaynak: Canva/doucefleur’s Images)

Bulimiya nervozanın şiddeti ise bireylerin telafi edici davranışlarının sıklığı ile belirlenmektedir. DSM-5’te yer alan 4 farklı bulimiya nervoza derecesi mevcuttur: [1]

  • Ortalama haftada 1-3 kez telafi edici davranış sergileyen bireyler ağır olmayan düzeyde,
  • haftada 4-7 kez telafi edici davranış sergileyen bireyler orta düzeyde,
  • haftada 8-13 kez telafi edici davranış sergileyen bireyler ağır düzeyde,
  • haftada 14 ve daha fazla telafi edici davranış sergileyen bireyler aşırı düzeyde bulimiya nervoza tanısı almaktadır.

Bulimiya nervozaya sahip bireylerde görülen çıkarma ve beslenme davranışları birçok sonuca yol açar. Örneğin bu kişilerin dişlerinde, boğazlarında veya ellerinde çıkarma davranışlarının izlerini görmek mümkündür. Bulimiya nervozaya sahip bireylerde tükürük akış hızında azalma, diş çürükleri, ağız kuruluğu, diş hassasiyeti, diş eti iltihapları ve kanamaları, boğazda ve ses tellerinde tahriş ve elde deri aşınmaları gibi bulgular görülebilir. Aynı zamanda reflü, dehidrasyon, taşikardi, düşük tansiyon, kalp yetmezliği ve ani kalp ölümü gibi tıbbi komplikasyonlarla karşılaşılabilir. [7]

Anoreksiya ve Bulimiyanın Nedenleri Nelerdir?

Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozanın gelişmesinde pek çok etkinin bir arada bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Genetik yatkınlık, kilo kontrolü ile ilgili işlevsel olmayan düşünceler, kişilik sorunları, ebeveyn ilişkilerinde problemler, sosyal çevrenin ve sosyal medyanın kilo hakkındaki yorumları ve baskıları, fiziksel çekicilik standartları (güzel olmak için ince bir bedene sahip olma isteği), sosyoekonomik düzey, cinsel istismar, travmalar, onay alma ihtiyacı, mükemmeliyetçilik, anksiyete ve depresyon gibi sebepler anoreksiya ve bulimiyanın gelişiminde rol oynamaktadır [8] [9] [10] [11]. Tüm bunların yanı sıra sosyal medyada geçirilen zamanın, etkileşimlerin ve paylaşılan fotoğrafların da bireyin vücut algısına etki ettiği ve yeme bozukluklarının gelişiminde etkili olduğu bilinmektedir [12].

Anoreksiya ve Bulimiya Kimlerde Daha Sık Görülür?

Yapılan araştırmalar anoreksiya ve bulimiya da dâhil olmak üzere tüm yeme bozukluklarının daha çok kadınlarda görüldüğünü ortaya koymaktadır. Aynı zamanda yeme bozukluklarının genç ve ergen bireylerde yetişkinlere kıyasla daha yaygın olduğu da bilinmektedir. Bu iki bilginin ışığında özellikle genç kadınların risk grubunda olduğu görülmektedir. Güncel araştırmalarda 15 yaş altı anoreksiya nervoza vakalarının artışta olduğu sonucuna da ulaşılmıştır. Özetle güncel araştırmalara göre anoreksiya ve bulimiya nervoza dahil olmak üzere yeme bozukluklarının genç kadınlarda daha yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Yine de erkeklerde ve yetişkinlerde de görülebilen bir hastalık olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. [13] [14]

Daha önce yapılan araştırmalar bu hastalıkların daha çok Batı’da karşımıza çıktığını savunsa da güncel bilgiler ışığında küresel bir hastalık olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. Buna karşın yeme bozuklukları ile ilgili yapılan araştırmaların çoğunlukla Batı ülkelerinde gerçekleştirilmesi sonuçlara etki etmektedir. Bu nedenle yapılacak araştırmaların daha çeşitli kültürel grupları incelemesi gerekmektedir. Elimizdeki bulgular ise yeme bozukluklarının küresel olarak yükselişte olduğunu göstermektedir. [13]

Yeme bozukluğu
Yeme bozukluklarının yaygınlığı ile ilgili yapılan meta analiz ve derleme araştırmalarının kapsadığı ülkeler. [13]

Anoreksiya ve bulimiya gibi yeme bozukluklarının bazı meslek grupları için de risk unsuru olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle ince veya fit bir bedene sahip olmanın gerekli olduğu mankenlik ve bale, dans, jimnastik gibi estetik sporların yanı sıra boks, halter, güreş, koşu, bisiklet gibi sıklet ve dayanıklılık sporları ile uğraşan sporcularda da yeme bozuklukları ortaya çıkmaktadır. [15]

Tüm bunların yanında bazı kişilik özellikleri de anoreksiya ve bulimiyanın gelişimine katkı sağlamaktadır. Mükemmeliyetçilik, düşük benlik saygısı, içe dönüklük, dürtüsellik, olumsuz duygulanımı artıran nevrotiklik gibi kişilik özelliklerine sahip bireylerin yeme bozuklukları için risk grubunda olduğu bilinmektedir. [16]

Anoreksiya ve Bulimiya Arasındaki Farklar Nelerdir?

Görüldüğü üzere anoreksiya nervoza ile bulimiya nervoza benzer özelliklere sahip iki yeme bozukluğudur. Ancak bazı noktalarda bu iki bozukluğun birbirinden oldukça farklı unsurlara sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Bunlardan birisi şüphesiz bireylerin sahip olduğu vücut kütlesidir. Anoreksiya nervozaya sahip bireylerin gözle görülür biçimde düşük kütlelere sahip olması tanı kriterleri arasında yer almaktadır. Öyle ki aşırı düzeydeki anoreksiya nervoza vakalarında kişideki düşük vücut kütlesine bağlı olarak görünümü de dikkat çekmektedir. Buna karşılık bulimiya nervoza hastaları kendini her zaman görünüş ile belli etmeyebilir. Bu bireylerde de normalden daha düşük vücut kütleleri görmek mümkündür ancak anoreksiya nervozada olduğu gibi uç örnekler bulimiya nervozada görülmez.

Beslenme düzeni ve yiyeceklere bakış açısından da iki bozukluğun farklı yönleri bulunmaktadır. Hatta anoreksiya nervozanın alt türleri arasında da önemli bir farklılık olduğunu söylemek mümkündür. Tanı kriterleri arasında da yer aldığı üzere kısıtlayıcı türdeki anoreksiya nervoza hastaları enerji alımını kısıtlayacak şekilde davranışlar sergiler ve kilo alacakları korkusu nedeniyle yemek yemekten kaçınırlar. Ancak bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme/çıkarma tipi anoreksiya nervoza hastalarında tıkınırcasına yeme ve sonrasında telafi edici davranışlar sergileme karşımıza çıkar. Bu bağlamda tıkınırcasına yeme/çıkarma tipi anoreksiya nervoza ile bulimiya nervozanın oldukça benzediğini de söyleyebiliriz.

Anoreksiya,bulimiya
Anoreksiya nervozaya sahip bireyler hayati tehlikeye sebebiyet verecek kilolarda olabilirler. (Kaynak: Canva/Vicky Lee Kai Wai)

Özellikle vücut kütlesinin kritik seviyede düşük olması ve bireylerin enerji alımını kısıtlayacak davranışlar sergilemesi nedeniyle anoreksiya nervoza hastalarının ölüm oranları bulimiya nervozadan daha yüksektir. Her iki bozukluğun da ciddi ve ölümcül olduğu bilinse de istatistiklere bakıldığında anoreksiya nervozanın daha ölümcül olduğu görülmektedir. Arcelus ve diğerleri tarafından yapılan bir meta analiz araştırmasına göre anoreksiya nervozanın yıllık ölüm oranı binde 5,10 olarak bulunmuştur. Öte yandan bulimiya nervozanın yıllık ölüm oranı ise binde 1,74 olarak ifade edilmektedir. [17]

Anoreksiya nervozaya sahip hastaların hastaneye yatışı da bulimiya nervoza hastalarına kıyasla daha fazladır. Yeterli ve dengeli bir şekilde beslenemedikleri için anoreksiya nervoza hastalarında terapinin haricinde fiziksel belirtileri de ortadan kaldıracak bir tedavi izlenebilir.

Anoreksiya ve Bulimiyanın Tedavisi

Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozanın tedavisinde yalnızca tek bir alanın hâkim olduğunu söylemek pek doğru olmayacaktır. Hekimler, psikologlar, diyetisyenler ve gerekli görülen diğer alanlardan uzmanlar ile tedavi süreci yürütülmektedir. Tedavinin psikiyatrik kısmı için hem ilaç tedavisi hem de psikoterapi kullanılabilir. Özellikle bulimiya nervozanın tedavisinde antidepresanların etkili olduğu bilinmektedir. [9]

Yetişkinler için anoreksiya nervozanın tedavisinde bilişsel davranışçı terapi, geliştirilmiş bilişsel davranışçı terapi (G-BDT), kişilerarası psikoterapi, psikodinamik terapi, bilişsel analitik terapi, odaklanılmış psikodinamik psikoterapi gibi psikoterapi yaklaşımları kullanılmaktadır. Ergenlerde ise bilişsel davranışçı terapilere alternatif olarak aile sistem terapisi, aile temelli terapi, Maudsley yaklaşımı gibi sürece ailenin de katıldığı terapiler görülmektedir. [8]

Bulimiya nervozanın tedavisinde ise bilişsel davranışçı terapinin etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca kişilerarası terapilerin ve diyalektik davranış terapisinin de kullanıldığı kaynaklarda yer almaktadır. Anoreksiya nervozada olduğu gibi bulimiya nervozada da G-BDT popüler terapiler arasında yer almaktadır. Tüm bunlara ek olarak hem anoreksiya nervoza hem de bulimiya nervozada grup psikoterapileri uygulamaları bulunmaktadır. [9] [10]

Sonuç

Özetle her iki bozukluk da kişiler üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bununla birlikte bulimiya nervoza ve anoreksiya nervoza için etkili olduğu kanıtlanmış tedaviler bulunmaktadır. Bu nedenle bu bozukluğa sahip olduğunu düşünen kişiler için bir uzman ile görüşmek son derece faydalı olacaktır.


1 DSM-5’te yer alan yeme bozuklukları arasında anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza haricinde; pika, geri çıkarma bozukluğu, kaçıngan yiyecek alımı bozukluğu, tıkınırcasına yeme bozukluğu, tanımlanmış bir diğer beslenme ve yeme bozukluğu ile tanımlanmamış beslenme ve yeme bozukluğu yer almaktadır. [1]

2 Bağırsak hareketlerini düzenleyen, bağırsak içeriğini yumuşatarak ya da kayganlaştırarak kolay atılmasını sağlayan (madde) (Kaynak: İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü)

Kaynak
[1] American Psychiatric Association. (2013). Feeding and Eating Disorders. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). [2] Eating Recovery Center. (2022, January 10). Let’s Get Real About the History of Eating Disorders. [3] World Health Organization. (2010, May 6). A healthy lifestyle – WHO recommendations. WHO. [4] Eskander, N., Chakrapani, S., & Ghani, M. R. (2020). The risk of substance use among adolescents and adults with eating disorders. Cureus. 12(9). [5] Gibson, D., Workman, C., & Mehler, P. S. (2019). Medical complications of anorexia nervosa and bulimia nervosa. Psychiatric Clinics of North America, 42(2), 263–274. [6] Cowden, S. (2020, October 25). What are compensatory behaviors in people with eating disorders?. Very Well Mind.[7] Mehler, P. S., & Rylander, M. (2015). Bulimia nervosa – medical complications. Journal of Eating Disorders, 3(12). [8] Zipfel, S., Giel, K. E., Bulik, C. M., Hay, P., & Schmidt, U. (2015). Anorexia nervosa: aetiology, assessment, and treatment. The Lancet Psychiatry, 2(12), 1099–1111. [9] Kaye, W. H., Klump, K. L., Frank, G. K. W., & Strober, M. (2000). Anorexia and bulimia nervosa. Annual Review of Medicine, 51(1), 299–313. [10] Ergüney Okumuş, F. E., & Deveci, E. (2019). Yeme bozukluklarında grup psikoterapileri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 11(3), 338-350. [11] Varlık Özsoy, E. (2017). Personality traits in eating disorders. International Journal of Social Sciences and Education Research, 3(1), 255-266. [12] Padín, P. F., González-Rodríguez, R., Verde-Diego, C., & Vázquez-Pérez, R. (2021). Social media and eating disorder psychopathology: A systematic review. Cyberpsychology: Journal of Psychosocial Research on Cyberspace, 15(3), Article 6. [13] Hay, P., Aouad, P., Le, A., Marks, P., Maloney, D., National Eating Disorder Research Consoritum, Touyz, S., & Maguire, S. (2023). Epidemiology of eating disorders: Population, prevalence, disease burden and quality of life informing public policy in Australia—A rapid review. Journal of Eating Disorders, 11(1). [14] van Eeden, A. E., van Hoeken, D., & Hoek, H. W. (2021). Incidence, prevalence and mortality of anorexia nervosa and bulimia nervosa. Current Opinion in Psychiatry, 34(6), 515–524. [15] Kendir, D. & Karabudak, E. (2019). Sporcularda yeme bozuklukları. Gazi Sağlık Bilimleri Dergisi, 4 (1), 1-10. [16] Farstad, S. M., McGeown, L. M., & von Ranson, K. M. (2016). Eating disorders and personality, 2004–2016: A systematic review and meta-analysis. Clinical Psychology Review, 46, 91–105. [17] Arcelus, J., Mitchell, A. J., Wales, J., & Nielsen, S. (2011). Mortality rates in patients with anorexia nervosa and other eating disorders. Archives of General Psychiatry, 68(7), 724-731.

Gelecek Bilimde

Gelecek Bilimde, toplum ile bilim arasındaki köprü olmayı amaçlayan popüler bilim değil, bilim iletişimi platformudur.
Başa dön tuşu