ÇevreKüresel Isınma

Orman Yangınıyla Yakılan Birçok Orman Geri Dönemeyecek

Yazan: Lisa Marshall

Çeviren: Gül Pınar Canik     

Düzenleyen: Çağla Ayaz

Özet: İklim değişikliği, yangın sonrası iyileşmenin yavaşlamasına yol açarak bazı ağaçlık alanların çayırlara dönüşmesine neden oluyor. Güney Rocky Dağları’ndaki 22 yanmış alan üzerinde yapılan bir çalışma, ormanların yandıktan sonra yangına karşı daha az dirençli hâle geldiğini ve bazılarının çayırlara dönüştüğünü ortaya çıkardı. Çalışma, 2050 yılına gelindiğinde bölgedeki Douglas Göknarı ve Batı sarıçamı ormanlarının sadece %3,5 ila %6,3’ünün yangın sonrası iyileşme için uygun olacağını saptadı.

Bir yanda bu yaz Colorado ve California’da yüzlerce kilometre kare boyunca yarışan alevler ve diğer yanda Batı’daki orman yangınlarını artıracağı öngörülen, ısınmakta olan bir iklim derken bölge sakinleri ormanlarının birkaç on yıl içinde nasıl görüneceğini hakkında meraklanmadan edemiyorlar.

Colorado Boulder Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir araştırma, Güney Rocky Dağları’nda ormanlar yandığında çoğunun yeniden büyümeyeceğini ve bunun yerine otlaklarla çalılıklara dönüşeceğini öne süren sıra dışı bir bakış sunuyor.

Coğrafya bölümünde doktora öğrencisiyken çalışmayı yürüten başyazar Kyle Rodman, “Güney Rocky Dağları’nın büyük bölümünün iki önemli ağaç türünün (Batı sarıçamı ve Douglas Göknarı) yetişmesine uygun olmayan bir hâle gelmesiyle yangın sonrası iyileşme olasılığının gelecekte daha düşük olacağını öngörüyoruz.” dedi.

Colorado Boulder Üniversitesinin önceki çalışmaları, Boulder County’deki 2000 yılındaki Walker Ranch yangını alanı da dâhil olmak üzere münferit yangın alanlarını inceledi ve ormanların ya yavaşça iyileştiğini ya da hiç iyileşmediğini ortaya çıkardı. Yangından 15 yıl sonra bile araştırmacıların incelediği arazilerin %80’inde yeni ağaç yoktu. Rodman ve ABD Orman servisinden, Kuzey Arizona Üniversitesinden, Colorado Eyalet Üniversitesinden ve Kuzey Carolina Wilmington Üniversitesinden bilim insanlarını da içeren ortak yazar ekibi, bu çalışmalara dayandırdıkları yeni araştırmalarıyla geçmişe bakarak geleceği öngörmeyi istediler.

Bu amaçla Güney Wyoming’den, Orta ve Batı Colorado’dan Kuzey New Mexico’ya kadar yaklaşık 1839 kilometre kareyi (710 mil kare) kapsayan 22 yanmış bölgeyi mercek altına aldılar. Ekip, bölgedeki ormanlık alanın neredeyse yarısını oluşturan Batı sarıçamı ve Douglas Göknarı ormanlarına odaklandı. Rodman, “Colorado’nun Front Range’inde[1] yaşayan bizler için bunlar her gün gördüğümüz, yakınlarında yaşadığımız ve yeniden yarattığımız ağaçlar.” dedi.

Daha Yüksek Rakımlar, Daha Düşük Sıcaklıklar Daha İyi Sonuç Verir

Küresel Ekoloji ve Biyocoğrafya dergisinde yayımlanan çalışmada incelenen yangınların tarihi 1988 yılına kadar uzanıyor; Colorado Springs yakınlarındaki Hayman Yangını (2002), Denver’ın güneybatısındaki Buffalo Creek Yangını (1996), Boulder yakınlarındaki Eldorado Springs ve Walker Ranch yangınları (2000), Durango dışındaki Missionary Ridge yangını (2002) sebebiyle tahrip olmuş arazileri de içeriyordu.

Bilim insanları, uydu görüntülerini ve yer ölçümlerini kullanarak ilk olarak ormanların yangından önce nasıl göründüğünü yeniden inşa ettiler. Daha sonra, genç ağaçları sayarak ve ağaç halkalarına bakarak ormanların ne kadar iyi toparlandığını değerlendirdiler. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, daha düşük sıcaklıklara sahip yüksek rakımlarda bulunanlar ve daha fazla yağış alanlar daha iyi sonuç verdi. Yakın çevresinde daha fazla hayatta kalmış ağaç olan ormanların yeniden toparlanma olasılığı da daha yüksekti çünkü bu ağaçlar tohumlarını rüzgâr ve su yoluyla yayabiliyorlardı.

Aynı sırada, Pueblo’nun güneyinde veya Front Range eteklerinin bazı kısımlarında olanlar gibi alçaklardaki ormanların daha az dirençli olduğu kanıtlandı. Ayrıca daha yakın zamanda yanmış bölgeler 19. ve 20. yüzyılın başlarında yanmış olanlara kıyasla kendini toparlamada daha başarısızdılar.

Colorado Boulder Üniversitesinde coğrafya profesörü olan ortak yazar Tom Veblen, “Bu çalışma ve diğerleri, ormanlarımızın ateşe karşı direncinin daha sıcak ve kuru koşullar altında önemli ölçüde azaldığını açıkça gösteriyor.” dedi.

Ekip daha sonra, önümüzdeki 80 yıl içinde Batı sarıçamı ve Douglas Göknarı dağlık ormanlarının farklı senaryolar altında yanarlarsa neler olabileceğini tahmin etmek için istatistiksel modelleme kullandı. Bir senaryoda, insanlar sera gazı salımlarını azaltmak için hiçbir şey yapmazlar ve iklim değişikliği kontrolsüz bir şekilde tırmanır. “Ilımlı salım senaryosu” olarak kabul edilen bir başka durumda ise salımlar 2040’tan sonra azalmaya başlar.

Gelecek Değiştirilebilir”

Bugünlerde ekip, çalışma alanının yaklaşık yarısının yangın sonrası “toparlanma” için uygun olduğunu tahmin ediyor. (Oradaki ağaçlar en azından 1800’lerden beri sahip oldukları en düşük yoğunluğa dönebilirler.) 2051 yılına kadar, ılımlı salım senaryosu altında, Douglas Göknarı ve Batı sarıçamı ormanlarının %18’inden daha azı yangın sonrası büyük olasılıkla iyileşecektir. Daha yüksek salım senaryosuna göre ise bu oran Douglas Göknarı ormanları için %6,3’e, çam ormanları için %3,5’e düşer.

Aynı zamanda Veblen, orman yangınlarının sayısının ve yoğunluğunun istikrarlı bir şekilde artmaya devam edeceğini belirtiyor. Ülke genelinde her yıl yanan dönümlük arazi sayısı 1990’lardan bu yana ikiye katlandı. Veblen bunu şöyle aktardı: “Buradaki en büyük çıkarım, öngörülebilir gelecekte yangında bir artışın devam edeceğini ve aynı zamanda topraklarımızın çoğunun ormandan orman dışı hâle geleceğini bekleyebilmemiz oldu.”

Halen Wisconsin-Madison Üniversitesinde doktora sonrası araştırma görevlisi olan Rodman, kendisinin ve ekibinin oluşturduğu yangın sonrası toparlanma veri tabanının, arazi yöneticilerinin bir yangından sonra kaynaklarını nereye yatırıp yatırmayacaklarını daha iyi planlamasına yardımcı olabileceğini umuyor. Örneğin, fideleri hayatta kalmaları için artık uygun olmayan kuru alanlara dikmek yerine geri dönme olasılığı daha yüksek olan bölgelere dikmek daha iyi olabilir. Rodman ayrıca çalışmada detaylıca açıklanan sonuçların insanlara iklim değişikliğini önemsemeleri için bir neden daha vermesini umuyor, “Yazması zor bir çalışmaydı ve bunu okumak biraz iç karartıcı olabilir ancak bazı olumlu çıkarımlar var.” diyor ve ekliyor “Bu eğilimlerden bazılarının üstesinden gelirsek ve sera gazı salımlarımızı azaltabilirsek sonuçlar o kadar korkunç görünmeyebilir. Gelecek değiştirilebilir.”


[1] Front Range, Kuzey Amerika’nın Güney Rocky Sıradağları’nın ABD’nin Colorado eyaletinin merkezinden Wyoming Eyaleti’nin güneydoğusuna uzanan bölümüdür. https://en.wikipedia.org/wiki/Front_Range

Via
https://www.sciencedaily.com/releases/2020/09/200902182415.htm

Gül Pınar CANİK

Gebze Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği 1.sınıf öğrencisiyim. Ekoloji, enerji, iklim, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm konularıyla ilgileniyor ve araştırmalar yapıyorum.

One Comment

Bir yanıt yazın

Back to top button