Yazan: Robin Andrews
Çeviren: Şule Selçuk
Düzenleyen: Ümit Sözbilir
Özet: Araştırmacılar psikopatiyi daha iyi anlayabilmek amacıyla dikkatlerini en yakın akrabalarımız olan şempanzelere çevirdiler. Araştırmacılar aynı zamanda AVPR1A olarak bilinen özel bir gene de baktılar. Bir adım daha ileri giderek şempanzelerin bireysel yaşam tecrübeleri de dikkate alındı. Kendi anneleri tarafından büyütülüp büyütülmedikleri, terk edilip edilmedikleri, küçük yaşta ciddi bir şekilde yaralanıp yaralanmadıkları, insanlar tarafından yetiştirilip yetiştirilmedikleri gibi. Ve bilim insanları genlerin psikopatide büyük rol oynadığını keşfettiler.
Psikopati henüz çok iyi anladığımız bir olay değil. Önceden bunun tamamen psikolojik olduğu düşünülüyordu ancak psikopatların beyinleri farklı bir şekilde işlediği için şimdi daha çok kısmen nörolojik kökenli olduğu düşünülüyor [1]. Psikopatinin kesin bir tanımı da yok. Çeşitli davranışlar içeriyor ancak bunlara sahip olmak o kişinin “deli” olduğu anlamına da gelmeyebiliyor [2].
Bu kadar kafa karıştırıcı olduğu için araştırmacılar psikopatiyi daha iyi anlayabilmek amacıyla dikkatlerini en yakın akrabalarımız olan şempanzelere çevirdiler. Şempanzeler bizim toplumsal kısıtlamalarımızdan muaflar ve bu yüzden şempanzeler psikopatinin doğası -veya eksikliği- için bir model çalışmasını temsil ederler.
İngiliz Psikoloji Topluluğunun raporuna göre evrimsel kuzenlerimizin üzerinde yapılan son çalışmalar psikopatinin genetik kökeni olduğunu ortaya koyuyor.
Georgia Devlet Üniversitesinden bir ekip biri Atlanta’da diğeri de Texas Üniversitesi tarafından yürütülen iki ayrı araştırma merkezinde 164 primatı dikkatlice gözlemlediler. Her bir şempanzeye onları iyi tanıyan iki ya da üç eğitmen tahsis edildi.
İnsanlarda psikopatinin incelenmesi normalde psikolojik değerlendirmeyle ve bazen de beynin manyetik rezonans görüntüleme taramasının (magnetic resonance imaging, MRI) yapılmasıyla olur. İnsanların psikopatik eğilimi olup olmadığını görmek için kişilerin normal davranışlarını ve yatkınlıklarını tanımlama biçimlerine ve beyindeki korku merkezi amigdalaya giden ve amigdaladan gelen kan akışına bakılır.
İnsanların aksine psikopati, çok konuşkan olmalarıyla tanınmayan veya son derece gürültülü MRI tarayıcılarında oturmaktan keyif almayan şempanzelerde o kadar da kolay elde edilemiyor. Ancak şaşırtıcı bir şekilde şempanzelere özel tasarlanmış bir çeşit kişilik testi olan CHMP-Tri ölçeği [3] diye bir şey var.
Bu ölçek duygusuz saldırganlıklara [4], kendini dizginleyememe ve gözü pek davranışlara eğilime bakıyor. Bütün bunlar psikopatinin belirtileridir ve bunlar şempanzelere doğrudan sormadan da gözlemlenebilen davranışlardır.
Araştırmacılar aynı zamanda AVPR1A olarak bilinen özel bir gene de baktılar. Bu gen vazopresin hormonunun -özellikle ödem ve damar sorunları yaşayan memelilerin çoğunda bulunan bir hormon- üretilmesine etki etmesiyle bilinir. Bu hormonun cinsel motivasyonu, stresi ve psikopati ile bağlantılı sosyal davranışları da arttırdığına dair bir çok kanıt var.
Bir adım daha ileri giderek şempanzelerin bireysel yaşam tecrübeleri de dikkate alındı. Kendi anneleri tarafından büyütülüp büyütülmedikleri, terk edilip edilmedikleri, küçük yaşta ciddi bir şekilde yaralanıp yaralanmadıkları, insanlar tarafından yetiştirilip yetiştirilmedikleri gibi.
Peki bilim insanları ne keşfettiler? Her zamanki gibi psikopatinin sebebinin ne olduğuna dair basit bir cevap yok ancak genler büyük rol oynuyor.
Kendi anneleri tarafından büyütülen şempanzelerin AVPR1A genindeki değişkenler saldırganlıkla bağlantılı değil ancak bunun gözü peklik ve kendini dizginleyememe ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı. İnsanların yetiştirdiği şempanzelerin ise genleri ve psikopatik eğilimleri arasında bir bağlantı yoktu.
Yani eğer küçük yaştan itibaren farklı bir tür tarafından yetiştirilirsen bu gen psikopatiyi etkiliyor. Bu konuda bir insan örneği yok tabi- bu yüzden bu bağlantı yorumlanmak için çok karmaşık.
Ancak bütün bunlar AVPR1A ve tabi ki vazopresin seviyesinin psikopatiyi etkilediğini gösteriyor.
Frontiers in Neuroscience dergisindeki çalışma [1] şuna dikkat çekiyor: Son araştırmalar hem insanlarda hem de şempanzelerde psikopatik özelliklerdeki bireysel farklılıklara genetik katkıların olduğunu belirtiyor.
Psikopati tamamen psikolojik bir şey değil de daha çok nörolojik ve genetik fiziksel temeli olan bir şey gibi görünüyor. Bu hem daha iyi teşhislere hem de daha iyi tedavilere zemin hazırlayacaktır.
Konuyla alakalı diğer yazılarımız
Şempanzeler Daha Değişken Çevrelerde Büyük Davranışsal ve Kültürel Çeşitlilik Gösteriyor
Yaşlı Şempanzelerde de Alzheimer Hastalığının Belirtileri Görüldü!