Felsefe

Thomas Kuhn: Paradigma Değişimi         

Yazan: Saul Mcleod

Çeviren: İrfan Karabacak

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Özet: Thomas Kuhn, bilimin gerçekliğe kademeli olarak evrilmediğini savunur. Mevcut teoriler bazı fenomenleri açıklayamayıp birisi yeni bir teori önerdiği zamana kadar bilim -bir paradigma değişimine uğramadan önce- sabit kalan bir paradigmaya sahiptir. Bilimsel devrim şu zamanlarda gerçekleşir: yeni paradigma gözlemleri daha iyi açıkladığında, hedefe, dış gerçekliğe daha yakın bir model önerdiğinde ve bu yeni paradigma eskisine kıyasla ölçülemez olduğunda. Örneğin, Lamarck’ın evrim teorisi, Darwin’in doğal seçilim teorisiyle değiştirilmiştir.

Paradigma Değişimi

Thomas Kuhn, bilimin “birikim yoluyla gelişme” anlayışına saldırır. Bu anlayışa göre bilim, teoriden bağımsız bulguları biriktirerek doğrusal olarak ilerler.

Kuhn, bilim tarihine bakıp bilimin doğal gözlemlere dayalı olarak aşama aşama ilerlemediğini savundu. Kuhn’a göre bilim tarihi, bilimsel bakış açısındaki devrimlerle karakterize edilir. Bilim insanlarının bir dünya görüşü veya “paradigması” vardır. Paradigma, bir süreliğine uygulayıcılar topluluğuna model problemler ve çözümler sağlayan, evrensel olarak tanınan bilimsel bir başarıdır. Bir paradigma, topluluk üyelerinin üzerinde çalıştığı varsayımların, ilkelerin ve yöntemlerin temel bir çerçevesidir.

Paradigma, bilim insanlarına nasıl düşüneceklerini ve davranacaklarını söyleyen bir dizi normdur ve bilimde rakip düşünce ekolleri olmasına rağmen, tüm bilim insanlarının eleştirmeden kabul ettiği tek bir paradigma vardır. Bilim insanları aykırılıklar ve kusurlar ortaya çıkana kadar baskın paradigmayı kabul ederler. Bilim insanları daha sonra paradigmanın temelini sorgulamaya başlarlar ve baskın paradigmaya meydan okuyan yeni teoriler ortaya çıkar. Zamanla, bu yeni teorilerden biri yeni paradigma olarak kabul edilir.

Kuhn’un Bilim Aşamaları

Kuhn’a göre, dört ana aşamaya göre gelişmeyen bilgi, bilimsel olarak kabul edilmeyebilir.

1. Evre: Bilim Öncesi

  • Paradigmatik öncesi durum, bilimsel bir fikir birliğine varılmadan önceki bir dönemi ifade eder.
  • Düzensiz ve muhtelif faaliyetler.
  • Temel prensipler üzerinde sürekli devam eden tartışmalar.
  • Teorisyen sayısı kadar teori.
  • Yaygın olarak kabul edilen gözlemsel bir temel yoktur.
  • Çelişkili teoriler kendi teorilerine bağlı gözlemlerinden oluşur.

2. Evre: Olağan Bilim

(En yaygını- Bilim genellikle istikrarlıdır.)

  • Disiplin içinde akla uygun çalışmanın temellerini atan bir paradigma kurulur.
  • Paradigma, araştırma için geleneksel bir temeldir ve bir emsal teşkil eder.
  • Çözümü bulunamayan bulmacalar aykırı olarak görülür.
  • Bilim insanları bu aykırılıkların zamanla açıklanabileceğinden emin oldukları için bu aykırılıklara tahammül edilir ve bu durum teorinin reddedilmesine neden olmaz.
  • Bilim insanları, zamanlarının çoğunu Model Sürüklenmesi evresinde ortaya çıkan aykırılıklarla mücadele ederek geçirirler. Bu durumun farkında olabilirler veya olmayabilirler. 
  • Olağan bilimin eleştirel olmaması gerekir. Tüm bilim insanları bir teoriyi eleştirse ve onu yanlışlamak için zaman harcasaydı, detaylı hiçbir çalışma yapılamazdı.

“Çoğu bilim insanının kaçınılmaz olarak neredeyse tüm zamanını harcadığı faaliyet olan olağan bilim, bilim topluluğunun dünyanın nasıl bir yer olduğunu bildiği varsayımına dayanır. Başarının büyük bir kısmı, gerektiğinde topluluğun bu varsayımı hatrı sayılır bir bedelle savunmaya istekli olmasından kaynaklanır. Örneğin olağan bilim, temel yenilikleri genellikle bastırır çünkü bunlar temel bağlılıklarını yıkıcı bir şekilde etkiler.” (Kuhn, 1996, s. 5).

3. Evre: Bunalım

  • İşte paradigma değişiminin gerçekleştiği yer burasıdır.
  • Aykırılıklar ciddi hale gelir ve bunlar paradigmanın temel varsayımlarını baltalarsa ve buna karşın zayıflatma çabaları sürekli  başarısız olursa bir kriz gelişir.
  • Bu koşullar altında paradigmayı uygulama kuralları yumuşatılır ve mevcut paradigmaya meydan okuyan fikirler geliştirilir.
  • Bir bunalım döneminde birbirleriyle rekabet eden birkaç teorinin ortaya çıktığı “olağanüstü bilim” denilen bir dönem yaşanır.
  • Aykırılıklar çözülebilirse bunalım sona erer ve olağan bilim devam eder. Ancak çözülemezse paradigmada değişiklik içeren bir bilimsel devrim gerçekleşir.

4. Evre: Devrim

  • Zamanla yeni bir paradigma kurulur.
  • Bir paradigmanın seçimindeki nedenler büyük ölçüde psikolojik ve sosyolojiktir.
  • Yeni paradigma yapılan gözlemleri daha iyi açıklar ve nesnel olan dış gerçekliğe daha yakın bir model sunar.
  • Farklı paradigmalar eşölçülemez olarak kabul edilir. Bir başka deyişle yeni paradigma, eski paradigmanın kurallarıyla kanıtlanamaz veya çürütülemez ve bunun tersi de geçerlidir.
  • Farklı paradigmaları sıralamak için doğal bir ölçüm veya ölçek yoktur.

Kritik Değerlendirme

Thomas Kuhn’un çalışmalarının muazzam etkisi bilim felsefesinin söz dağarcığına yaptığı değişikliklerle ölçülebilir. “Paradigma değişimi”nin yanı sıra Kuhn “paradigma” kelimesini de dilbilimin belirli biçimlerinde kullanılan bir terimden daha geniş bir anlama yükseltti.

“Paradigma değişimi” ifadesinin sık kullanımı, bilim insanlarını paradigmaların değişimine daha bilinçli ve birçok durumda daha açık hale getirmiştir. Bu nedenle Kuhn’un bilimsel görüşlerin gelişimi üzerine analizi tek başına o gelişimi etkilemiştir.

Kuhn’a göre paradigmaların seçimi mantıksal süreçlerle desteklenirken sonuç olarak tamamen bu süreçlerle belirlenmez. Kuhn, bunun bilim insanları topluluğunun fikir birliğini temsil ettiğini savunur. Kuhn’a göre bir paradigmanın kabulü veya reddi mantıksal bir süreç olduğu kadar sosyal bir süreçtir.

Bu, Kuhn’un rölativist olmakla suçlandığı anlamına gelir. Belki de tüm teoriler eşit derecede geçerlidir? Gelecekte tersine dönebilecekken bugünün bilimine neden inanalım? Kuhn, bunu şiddetle reddederek bilimsel devrimlerin her zaman yeni, daha doğru teorilere yol açtığını ve gerçek ilerlemeyi temsil ettiğini iddia etti.

Bilim, bilimsel devrimlerle ilerleme kaydeder mi? Daha sonraki paradigmalar öncekilerden daha mı iyi? Hayır, diyor Kuhn, sadece farklılar. Bir paradigmayı diğeriyle değiştiren bilimsel devrimler, bizi dünyanın nasıl olduğu hakkındaki hakikate yaklaştırmaz.

Ardışık paradigmalar karşılaştırılamaz. Kuhn, daha sonraki bir paradigmanın bulmacaları çözmek için öncekinden daha iyi bir araç olabileceğini söylüyor. Ancak, her paradigmanın kendi bulmacalarını tanımlaması durumunda, bir paradigma için bulmaca olan bir şey, başka bir paradigmaya göre bulmaca olmayabilir.

Öyleyse önceki paradigmanın bile farkına varamadığı bulmacaları çözen bir paradigmayı bir başkasıyla değiştirmek neden ilerlemeyi sağlar? Kuhn, eşölçülemezlik tezini paradigma değişimlerinin nesnel olduğu görüşünü çürütmek için kullandı. Gerçeklik paradigmaya göre görecelidir. Bilim bir gecede paradigmasını değiştirmez. Genç bilim insanları yeni bir paradigmayı ileriye taşırlar. Kuhn’un dediği gibi, “Yeni bir bilimsel gerçek, karşıtlarını ikna edip onlara ışığı görmelerini sağlayarak değil, daha çok karşıtlarının sonunda ölmesi ve ona aşina yeni bir neslin yetişmesi sayesinde zafer kazanır.”

Thomas Kuhn, çağdaş filozofların bilim tarihini ve bilimin yer aldığı sosyal bağlamı göz ardı edemeyeceklerini gösterdi. Bilim, uygulandığı toplumun bir ürünüdür.

Via
McLeod, S. A. (2023, June 16). Thomas Kuhn: Paradigm Shift. Simply Psychology. Thomas, K. (1962). The structure of scientific revolutions. University of Chicago Press.

İrfan Karabacak

https://www.linkedin.com/in/karabacakirfan/
Back to top button