Özgün İçerikPsikoloji

Tepkisel Bağlanma Bozukluğu (Reactive Attachment Disorder) Nedir?

Yazan: Ceren Mısır

Düzenleyen: Ümit Sözbilir

Özet: Tepkisel bağlanma bozukluğu, bakım veren ile bebek arasında kurulamayan duygusal bağ ve bakım verenin ihmalkârlığı sonucu, çocukluk döneminde ortaya çıkan bir çeşit psikolojik rahatsızlıktır. Tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip çocuklarda sosyal anlamda geri çekilme gözlemlenebilir.

Giriş

Yeni doğan fil yavrularının dengeli bir şekilde yürümeye başlamaları yaklaşık iki hafta alırken [1] yeni doğmuş bir insan yavrusunun ilk adımları doğumdan bir sene sonra gözlemlenir. Doğaya bakıldığında en uzun süre bakıma muhtaç olan canlılardan biri kesinlikle insan yavrularıdır. Bunun sebebi evrimsel süreçte insanların iki ayak üzerinde yürümeye başlamaları ile doğum kanalının daralmış olması ve gelişimini tamamlamamış insan yavrularının dünyaya gelmesidir. Deniz kaplumbağası yavruları yumurtalarını kıracak ve denize kadar sürünüp yüzebilecek kadar gelişmiş olarak dünyaya gelirken yeni doğmuş insan yavrularının hareketleri oldukça kısıtlıdır. Yeni doğan bebekler uzunca bir süre ihtiyaçlarını belli etmek amacıyla sadece ağlarlar; yani bir bakım verene ihtiyaç duyarlar. Bu noktada devreye genellikle anneler ve babalar girer.

Yeni doğan bebeklerin sadece fiziksel ihtiyaçları olmaz. Aynı zamanda duygusal ihtiyaçlara da sahiptirler. Örneğin anne ve babalarının sevgilerine muhtaçtırlar. Bu dünyada tek olmadıklarını, onları koruyacak insanların var olduğunu bilmek isterler. John Bowlby, Bağlanma Kuramında bir bebeğin bakım vereni ile yakınlık kurmasını ve bu yakınlığı devam ettirmesi için gösterdiği her tür davranışı, “bağlanma davranışı” olarak tanımlar. Bağlanma davranışlarının, bebeğin hayatta kalması için bir işlevi mevcuttur. Evrimsel bakış açısıyla bakıldığında bebek bağ kurarak hem fiziksel ihtiyaçlarını karşılayacaktır hem de tehlikelere karşı kendini koruyacaktır [2].

Bowlby gibi, çocukla bakım veren arasındaki bağlanmaya ilgi duyan Mary Ainsworth ve arkadaşları, bağlanma tiplerini merak etmişlerdir ve bu bağlanma tiplerini anlayabilmek amacıyla “yabancı durum deneyi (the strange situation experiment)” adını verdikleri birtakım deneyler gerçekleştirmişlerdir [3]. Sekiz aşamadan oluşan yabancı durum deneyinde 12-18 aylık bebekler ile anneleri daha önceden araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanmış psikoloji laboratuvarlarına davet edilmişlerdir. Bebek için oyuncakların ve anne için koltuk ve dergilerin olduğu laboratuvarda gerçekleştirilen deneyler sonucunda üç ayrı bağlanma türü olduğu belirlenmiştir: Güvenli bağlanma (secure attachment), kaçıngan bağlanma (avoidant attachment) ve kaygılı bağlanma (anxious attachment). Deneyle ilgili daha fazla bilgiyi sitemizde bulunan Yabancı Durum Deneyi adlı yazımızda bulabilirsiniz.

Bakım verenler ile bebekler arasında güvenli bir bağ kurulamadığı durumlarda bazı psikolojik bozukluklar görülebilir. Bu bozukluklardan birisi de literatürde reactive attachment disorder olarak geçen tepkisel bağlanma bozukluğudur. Bu yazıda DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru Kitabından [4] alınmış bilgiler doğrultusunda tepkisel bağlanma bozukluğundan bahsedilecektir.

Tepkisel Bağlanma Bozukluğu Nedir?

Bakım veren1 ile bebek arasında güvenli bağ kurulamadığında ve bebek, bakım vereni tarafından duygusal anlamda ihmal edildiğinde çocukluk döneminde tepkisel bağlanma bozukluğu görülebilir. Beş yaşından önce açıkça belirtiler göstermeye başlayan tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip çocuklarda bakım verenlerine karşı isteksizlik gözlemlenir. Çocuk, stresle karşı karşıya kaldığı durumlarda bakım vereninden destek görmeye ve rahatlatılmaya oldukça kapalıdır. Zorluklar yaşadığında rahatlatılma ihtiyacı hissetmediği gibi başkaları tarafından rahatlatılmaya da olumlu veya olumsuz bir tepki vermez. Kısaca, tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip olan çocukların içlerine kapanık olduğunu dile getirilebilir [4].

Belirtileri Nelerdir?

Tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip olan çocuklarda ayırt edici birçok belirti gözlemlemek mümkündür. Bunları sıralayacak olursak;

  • Başkalarına karşı az miktarda toplumsal ve duygusal tepki verme.
  • Olumlu duygular hissetmekte sorun yaşama.
  • Bakım verenlere karşı, sebebi açıklanamayan bir şekilde, öfke hissetme, üzülme ya da korkma dönemleri gösterme.

Sebep Olan Etmenler Nelerdir?

Tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip olan çocukların bakım verenleri tarafından ihmal edildiklerini söylemek doğru olacaktır. Çocuk stresle karşı karşıya kaldığında bakım vereni tarafından rahatlatılmamış, rahatlatma konusunda eksik bırakılmış olabilir. Bakım veren tarafından çocuğa uyarıda bulunulmamış veya sevgi gösterilmemiş olabilir. Bunlara ek olarak çocuğun bakım vereni sık sık değişmiş olabilir. Örneğin evlatlık verilen çocukların koruyucu aileleri birden fazla kez değişmiş olabilir. Çocukların çocuk esirgeme kurumlarında büyütülmesi de tepkisel bağlanma bozukluğunun oluşmasında rol oynamış olabilir.

Tedavi

Tepkisel bağlanma bozukluğu olan çocukların bağlanma oluşturabilecek kapasiteye sahip oldukları ancak bu kapasitenin erken gelişimsel dönemde birtakım deneyimler sonucunda engellendiği düşünülür. Çoğu çocuk doğal olarak değişime karşı direnç göstermez. İhmal edilmiş, çocuk esirgeme kurumlarında büyümüş veya birden fazla bakım vereni olmuş olabilir; ancak erken müdahale ile sonuçlar iyileştirilebilir [5].

Tepkisel bağlanma bozukluğu için standardize edilmiş bir tedavi yöntemi yoktur; ancak tedavinin hem çocuğu hem de aileyi veya bakım vereni kapsaması gerektiği düşünülmektedir. Tedavinin amacı, çocuğun aşağıdakileri sağlamasına yardımcı olmak olmalıdır [5]:

  1. Güvenli ve istikrarlı bir yaşam tarzına sahip olma
  2. Olumlu etkileşimler kurabilme
  3. Ebeveynlerle ve bakım verenle duygusal bağı kuvvetlendirme

Tepkisel bağlanma bozukluğu çocuğa konulan bir tanıdır; ancak bozukluğun oluşmasının ana etmeni ebeveynlerin ya da bakım verenin bağ kurulması sırasındaki tutumudur. Ruh sağlığı uzmanlarının bu noktada yapması gereken ise çocuğun güvenliğini sağlamaktır. Bu sebeple çocuğun güvenli bir ortamda olup olmadığı değerlendirilir. Değerlendirme sonucunda da aileye müdahale edilip edilmeyeceğine ya da çocuğun güvenli bir ortama alınıp alınmayacağına karar verilmiş olur [6].

Değerlendirmeler sonucunda aileye psikososyal anlamda destek verilmesi gerekebilir. Maddi destek sağlanması gerekebileceği gibi sosyal hizmet desteği de gerekli olabilir. Ailenin terapi alması gerekebilir. Ebeveynlerin herhangi bir mental rahatsızlığı olup olmadığı değerlendirilebilir; buna uygun olarak da aile terapisi ya da bireysel terapiler uygulanabilir. Aileye temel ebeveynlik becerileri ve çocuk gelişimiyle ilgili eğitimlerin verilmesi gerekebilir. Böylece tepkisel bağlanma bozukluğuna sahip olan çocuğun çevresinde olumlu anlamda değişiklikler yapılmış olacaktır [6].

Otizm Spektrum Bozukluğu ve Tepkisel Bağlanma Bozukluğu

Otizm spektrum bozukluğu, bebeklikten itibaren görülmeye başlayan nörogelişimsel bir bozukluktur. Sosyal becerilerin ve iletişim becerilerinin etkilendiği otizm spektrum bozukluğunda yinelenen hareketler gözlemlenir [7]. Otizm spektrum bozukluğu ile ilgili daha fazla bilgi almak için sitemizde bulunan Otizmli mi Otistik mi? adlı yazıyı okuyabilirsiniz.

Otizm spektrum bozukluğu ile tepkisel bağlanma bozukluğunun DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru Kitabındaki tanı kriterleri karşılaştırıldığında benzerlikler ve farklılıklar görülmektedir. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda da sosyal etkileşimin iyi olmadığı görülür; ancak tepkisel bağlanma bozukluğu travma ve ilişkili bozukluklar kategorisinde sınıflandırılırken otizm spektrum bozukluğu nörogelişimsel bozukluklar kategorisinde sınıflandırılmaktadır [8]. Tepkisel bağlanma bozukluğu, erken çocukluk dönemindeki ihmal ve istismarla ilişkilidir. Otizm spektrum bozukluğunda ise genetik bir temel söz konusudur. Tepkisel bağlanma bozukluğu olan çocuklara uygun ortam sağlandığında iyileşme gözlemlenebilirken otizm spektrum bozukluğu ömür boyu devam eder [8]. Tepkisel bağlanma bozukluğu ile otizm spektrum bozukluğunun ayırıcı tanısı kolay değildir; fakat iyi ve detaylı bir konuşma ile çocuğun bakım koşulları öğrenilebilir [9].


1 Bakım veren kişi sadece anne ve baba olarak görülmemelidir. Ücretli veya gönüllü koruyucu aileler, ailenin anne-baba dışında kalan bir üyesi ya da büyükanne gibi yaşça büyük kişiler olabilir. Kısacası, bakım veren, bakım vermekle sorumlu kişidir.


Konu ile alakalı diğer yazılarımız

Yabancı Durum Deneyi (The Strange Situation Experiment)

Davranışçı Yaklaşım

Otizmli mi Otistik mi?

Referanslar
[1] Sukumar, R. (2003). The Living Elephants: Evolutionary Ecology, Behaviour, and Conservation (Life Sciences) (1st ed., pp. 126-129). Oxford University Press.[2] Tüzün, O. & Sayar, K. (2006). Bağlanma kuramı ve psikopatoloji. Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 19(1), 24-39. [3] Bretherton, I. (1992). The origins of attachment theory: John Bowlby and Mary Ainsworth. Developmental Psychology, 28(5), 759–775. [4] Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı,(DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014.[5] Mayo Clinic. (2022, May 12). Reactive attachment disorder - Diagnosis and treatment - Mayo Clinic. [6] Reactive attachment disorder. (2022, Temmuz 29). In Wikipedia.[7] Autism spectrum. (2022, Ağustos 16). In Wikipedia. [8] Kadak, M. T., & Meral, Y. (2019). Otizm spektrum bozuklukları - Güncel bilgilerimiz neler? İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Tıp Dergisi, 11, 5-15. [9] Vural, P. (2019, Ekim). Otizm spektrum bozuklukları. Bursa Tabip Odası.

Ceren Mısır

Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Gelişim Psikolojisi alanında yüksek lisans yapmaktayım. Araştırmaktan ve öğrendiklerimi paylaşmaktan keyif alıyorum.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu